Çerkezköy Kent Konseyi'nde Kadın Hakları anlatıldı

Çerkezköy Kent Konseyi, Tekirdağ Barosu ile birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Kadın Hakları konusunda panel düzenledi.

Çerkezköy 26.11.2019 15:33:00 0
Çerkezköy Kent Konseyi

ÜÇ GENÇ KIZ DÜNYADA SEMBOL HALİNE GELDİ

 

Önceki gün saat 16.30’da Çerkezköy Kent Konseyi, Tekirdağ Barosu ile birlikte Çerkezköy Kent Konseyi Konferans Salonu’nda Kadın Hakları konulu panel düzenledi.Kadın Hakları konulu panelin açılış konuşmasını yapan Tuncay Üstünol, “Tekirdağ Barosu ile beraber 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında bir panel düzenledik. Kadın Hakları Komisyonu üyeleri arkadaşlarımız da bu paneli üstlenmiş oldular, onlara da teşekkür ederiz. Maalesef Türkiye'de kadına karşı şiddet haberlerini duyuyoruz, bunlarla karşılaşıyoruz.” dedi. Üstünol, “Yalnız bugün burada konusu geçecek olan panelin nedeni 25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde bağımsızlık hareketi düzenlenirken 3 genç kız kardeş de burada öncülük yapıyorlar. Ve dolayısıyla o gün bağımsızlık mücadelesini gerçekleştirecek olan bu kardeşler bir şekilde kayboluyorlar ve 3'ü de aynı anda maalesef bir uçuruma atılmış olarak ve ayrıca tecavüze uğramış olarak ölü bulunuyor. Dominik de başlayan bu süreç dünyada çok büyük bir sembol haline gelecek farkındalığa ve tartışmalara konu oluyor. Böyle bir felaket ile bu farkındalık oluşuyor. Birleşik Milletler 25 Kasım 1999 yılında uluslararası bir karar alıp kadına yönelik şiddetin farkına varmak adına farkındalık günü ilan ediyorlar ve dolayısıyla bizlerde yine Tekirdağ Barosu ile beraber, belediye başkanımız Vahap Akay'ın desteği ile Çerkezköy'deki billboardlara algı anlamında gösterilecek afişler astık.” diye konuştu.

 

 

SORUNUN SADECE YASALARLA DÜZELECEĞİNE İNANMIYORUM

 

Tekirdağ Baro Başkanı Avukat Sedat Tekneci ise, "25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Gerçekten kadına şiddet kavramı her geçen gün artıyor. Özellikle sosyal medyada olsun, haberlerde olsun izlediğimiz zaman görüyoruz ki kadına karşı şiddet azalacağına daha çok artıyor. Sadece Ekim ayına 36 kadın; eşi, sevgilisi ya da ailesi tarafından bir şekilde öldürüldü. 1 yılda 360'a yakın kadın şiddete maruz kaldı. Kadına şiddeti sadece ölümlü olarak düşünmeyin. Kadına karşı psikolojik baskılar da bir şekilde şiddet. Özellikle İstanbul Sözleşmesi ve anayasamızda yapılan değişiklikler ile kadına şiddete karşı önemli yasalar kazanıldı. Bence burada bir baro başkanı olarak sorunun sadece yasalarla düzeleceğine inanmıyorum. Bence çok küçük yaşlardan itibaren bu eğitimi vermek lazım. Anne ve babalara baya büyük bir görev düşüyor. Çocuklarımız kız ya da erkek olsun fark etmez, onlara eşit bireyler olduğunu anlatmanız lazım. Ben birkaç tane de örnek vermek istiyorum. Örneğin erkek çocuklara sünnet törenleri yapılıyor, küçücük çocuklara asalar, pelerinler. Herkes önünden geçiyor. Küçücük yaşta çocuk kendini kız kardeşlerinden ya da kız arkadaşlarından üstün görüyor. Anne babalar erkek çocuklarını önde tutan yetiştirme tarzlarına devam ettiği sürece çatışmalar, şiddetler devam edecek." dedi.

 

 

EN ÖNDE ÜLKE İKEN ŞİMDİ KOTALARI KONUŞMAYA BAŞLADIK

 

“Bugün kadına şiddeti konuşuyor olmaktan, cinsel istismarı konuşuyor olmaktan son dönemde artan bir sayı ile bunları Türkiye’de bu topraklarda yaşıyor olmaktan hicap duyuyoruz.” diyen Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay, “Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde kadına haklarında en önemli haklarından birini tanıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına seçme ve seçilme hakkını verdi. Dünyada en önde gelen ülkenin evlatları olarak gurur duyuyorum. O günlerde kadın haklarını yerine teslim eden bir anlayışla başlayan Cumhuriyet yılları öyle noktaya geldi ki artık kadına şiddetin artarak konuşulduğu, kadın haklarının teslim edilmesi gerektiğinin konuşulduğu, kadın kotalarının olması gerektiğini nedense konuşmaya başladık.” dedi.

 

KORKMADAN KONUŞUYOR OLMAMIZ GEREKİYOR

 

Akay, “Aslında bu nedenden bir sonuç çıkarmayı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada Türkiye’nin yaşadığımız toprakların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, kadınlarımızın bu konuları konuşmaktan, kadına şiddeti var olan haliyle nasıl iyileştirebiliriz? Hangi eğitimlerden geçerek bu toplum yeniden nasıl normal haline gelebilir? Bunları korkmadan yüksek sesle konuşuyor olmamız gerekiyor. O yüzden bunun gibi konferansları ve panelleri önemsiyorum. Siyasete kadın kotaları gelsin, cinsiyet kotaları arttırılsın bu katılım artmasından konuşulmaktan ziyade bu paylaşımın daha fazla artması gerektiğini kadının toplum nazarındaki yerinin konuşulmadığı bu gerçeği içselleştirildiği toplumu konuşuyor olmamız lazım. İnşallah bu süreçlerde geçecek kadına şiddetin olmadığı, barışın, kardeşliğin ve huzurun tesis edildiği bir toplumda geleceğe umutla bakacağımızı düşünüyorum. İnşallah bu düşüncelerim gerçek olur. Bunları duymaktan artık bu toplum kendini kurtarır. Kadınında erkeğinde artık eşit haklara sahip olduğunu içselleştirmiş oluruz.” şeklinde konuştu.

 

 

BUNLARDAN EN ÖNEMLİSİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİDİR

 

Konuşmaların ardından Tekirdağ Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyeleri Avukat Sena Açil ve Ege Asena Afyon, Kadın Haklarını, kadına şiddet ile ilgili neler yapılması gerektiği ve olayla karşı karşıya kalındığında neler yapılması gerektiği konusunda bilgiler verdiler. "Kadına şiddet; ister kamusal ister özel alanda olsun kadına sadece kadın olduğu için yöneltilen şiddettir.” diyen Avukat Ege Sena Afyon, “Bu şiddetin sadece fiziksel olmasına hiçbir şekilde gerek yok. Bu şiddet psikolojik olabilir, ekonomik olabilir, cinsel yönden şiddet olabilir. Kadına yönelik şiddet kanunlarla yasalar çerçevesinde düzenlenmiştir. Şiddetle mücadele kapsamında yönetmelikte birçok kanun bulunmaktadır ve önemlisi bunlardan İstanbul Sözleşmesi'dir." dedi.

 

KÖTÜ ETKİLEYEN ŞEYLER DE ŞİDDETTİR

 

Avukat Sena Açıl ise, “Şiddet deyince genelde kadınların aklına yüzde 90 dayak yemek geliyor. Ama aslında burada bahsettiğimiz ekonomik şiddette var. Ekonomik şiddete özellikle değinmek istiyoruz. Çünkü bu sosyal yaşantıda kadınların başına çok sık gelen bir şey, özellikle ev hanımlarının başına gelen bir şey. Eşinizin size pazara giderken bile para vermemesi örnek gösterilebilir. Yani genelde ev hanımlarının ekonomik geliri olmuyor, eşleri tarafından kendilerine para verilmiyor. Bunu ekonomik şiddet olarak adlandırıyoruz. Eşinizin size değer vermemesi, hakarette bulunması psikolojik şiddet. Yani aklınıza sadece fiziksel şiddet gelmemeli, psikolojik olarak sizi kötü etkileyen şeylerde şiddettir." diye konuştu.

 

Haber/Ogün DÜRÜMLÜ


0282 726 91 91
0282 747 65 10