Çerkezköy'de Mekke'nin fethi anlatıldı

Çerkezköy Halk Eğitimi Merkezi’nde gerçekleştirilen programa; Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Gümüş, Saadet Partisi Çerkezköy İlçe Başkanı Abdullah Gündoğan, Çerkezköy İlçe Başkan Yardımcısı Filtekin Şen, Anadolu Gençlik Derneği Çerkezköy Temsilcisi İsa Arslan, Edirne Vaizi Selim Al ve birçok vatandaş katıldı.

HEPİMİZ HZ. ADEM A.S’IN TORUNLARIYIZ

İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program Kur'an-ı Kerim tilaveti ile devam ederken açılış konuşmasını yapan Anadolu Gençlik Derneği Çerkezköy Temsilcisi İsa Arslan, “Cenabı Allah her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz ‘İnsanlığa bir İnşirah Mekke’nin Fethi’ programımızı hayırlara vesile kılsın. Biz bir kardeş topluluğuyuz. Bu salondakiler, bu salonda bulunmayanlar, 82 milyon Türkiye, 1 milyar 800 milyon tüm dünya Müslümanları ile birlikte biz bir kardeş topluluğuyuz. Aynı zamanda bu gezegende yaşayan 7 milyar 800 milyon insan, hepimiz aynı erkek ve kadının torunlarıyız. Hepimiz Hz. Adem A.S’ın torunlarıyız.” dedi.

İSLAM DİNİNİN 4 TEMEL PRENSİBİ VARDIR

“Mensubu olduğumuz İslam dininin 4 temel prensibi vardır” diyen Arslan, “Birincisi bu dünya hayatı hepimiz için bir imtihandır. Bize düşen bu imtihanda hakkı hak bilip hakkın yanında yer almak, batılı batıl bilip batılın karşısında durmaktır. İkincisi, İslam vahiy dinidir. Allah yapısıdır, mükemmeldir, noksanı, eksiği yoktur. Üçüncüsü, İslam’ın eklemeye ve çıkarmaya ihtiyacı yoktur. İslam sentez kabul etmez. Ancak Müslümanların okumaya öğrenmeye ve anlamaya ihtiyaçları vardır. Dördüncüsü, İslam konuşulsun diye değil yaşanılsın diye indirilmiş bir dindir. Müslümanların İslamı yaşama gayretlerine cihat denir.” ifadelerini kullandı.

GENÇLERİMİZİN SÜSÜ GÜZEL AHLAKTIR

Arslan, “Biz inanıyoruz ki insanlara en hayırlısı olan insanlara faydalı olandır. Bizler, Müslüman olsun ya da olmasın komşularımız açken tok yatmaktan ar eden bir topluluğuz. Biz inanıyoruz ki komşusu açken tok yatan güzel bir ahlakla ahlaklanmamıştır. Yine biz inanıyoruz ki, genlerimize yakışan en güzel takı ahlaktır. Gençlerimizin süsü güzel ahlaktır. Ahlak, kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için istemektir. Ahlak, kendimiz için istemediğimizi kardeşimiz için de istememektir.” diye konuştu.

KÖTÜLÜKLERİN DAYATILMASINA KARŞI TAVIR ALMAMIZ GEREKİYOR

Bu programdaki amaçlarının gençlere fetih şuurunu verebilmek olduğunu belirten Arslan, “Fetih, kalpleri Allah’a açmaktır ve birilerinin dediği gibi işgal yağma ya da talan değildir. Fetih, aklın hurafeden kurtulup hakikate açılmasıdır.  Fetih, yönetimin zulümden kurtulup adalete açılmasıdır. Fetih, tabiatın yağma talandan kurtulup yaşamın devamına açılmasıdır. Diğer taraftan biz ‘eğlence’ adı altında tüm dünya halklarına çirkinliklerin ve kötülüklerin dayatılmasına karşı tavır almanın gerekliliğine ve doğrululuğuna inanıyoruz.” dedi.

ÖĞRENCİLERİMİZE TEMEL DEĞERLERİMİZ ANLATIYORUZ

“Gençlerimizin Efendimiz (S.AV)’in ahlakını, yaşamını, mücadelesini yakından tanımalarını hedefledik” diyen Arslan, “Yarışmaya katılımlarından ve ilgilerinden ötürü hem tüm gençlerimize hem de bu gençlerimizin öğretmenlerine ve ailelerine teşekkür ediyoruz. Ortaokullarda ülke genelinde oluşturduğumuz Kaşif Grupları ile öğrencilerimizi hem kitapla buluşturuyoruz hem de onlara temel değerlerimizi anlatıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“ADALET VE MERHAMET VARDIR”

Programda Arslan’ın ardından konuşan Edirne Vaizi Selim Al, “Orta Asya’dan gelip viyana kapılarına kadar ecdadımız dayanmıştır. Batıya doğru bir yolculuk Viyana’dan iki kez döndük. İkinci dönüşümüzde ise Osmanlı Orduları yüce bir medeniyetin temsilcisi olarak bu bilinçle batıya ilerlemişler. Fethettikleri topraklara İslamiyet’in insanlık anlayışını götürmüşlerdir. İslamiyet’in insanlık anlayışında adalet ve merhamet vardır.” dedi.

ECDADIMIZ GAYRİ MÜSLİMLERE ADALET VE MERHAMETLE DAVRANMIŞTIR

İslam da fetih anlayışını bir örnek ile anlatan Al, “Değerli Kardeşlerim, bakın Edirne’de görevli olduğum için Edirne’den örnek vereyim. Ecdadımız Edirne’yi 1361 yılında fethetti. 1361 ve 4 yıl sonra payitaht o zaman Bursaydı. Bursa’dan Edirne’ye getirildi ve Edirne Osmanlı Devleti’nin başkenti oldu. 92 yıl başkentlik yaptı. Edirne fethedildiğinde Edirne’nin nüfusu 15 bindi. En büyük nüfus Bizanslı Rumlar, ikinci olarak Yahudiler, üçüncü olarak da Cenevizliler vardı. Edirne fethedildiği ve 92 yıl başkentlik yaptıktan sonra 208 yıl da ekleyin 300 yıl sonra Evliya Çelebi Edirne’yi ziyarete gidiyor. Seyahatnamesi’nde diyor ki ben Edirne’ye geldiğimde Kale içerisinde ki zaten Edirne fethedildiğinde 15 bin kişi kale içerisinde yaşardı. 300 yıl sonra ben Edirne’ye geldiğimde kale içerisinde 16 tane mahalle vardı diyor Evliya çelebi. 16 mahallenin 10 tanesi Rum Mahallesiydi. 4 tanesi Yahudi Mahallesi ve 2 tane Müslüman Mahallesi vardı diyor. Bu neyi gösterir biliyor musunuz? Bizim ecdadımız fethettikleri beldelerde, topraklarda gayri Müslim halka ne evlerine, ne ibadethanelerine, ne de ticarethanelerine bulaşmamış yakmamış yıkmamıştır. Adalet ve merhametle davranmıştır. Peki yeni gelen Müslüman halkı nereye yerleşmiştir. Yeni iskan yerleri ve yeni ibadethaneleri açılarak mahaller kurularak Müslüman halk yeni mahallere yerleştirilmiştir.” diye konuştu.

ECDADIMIZ ADALET VE MERHAMETİ BAYRAKLAŞTIRMIŞTIR

“300 sonra bile bu 300 yılın 92 yılı başkent Edirne’nin kale içerisinde 16 mahallenin 10 tanesi Rum, 4 tanesi Yahudi mahallesi olarak hayatlarını sürdürmüşlerdir” diyen Al, “Şimdi Süleymaniye Cami önemli bir örnektir. Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni inşa ederken, 3 bin 800 küsur usta o camide çalışmıştır. Tutulan evraklarda belgeli olrak bu rakamlar mevcuttur. 3 bin 800 ustanın yüzde 51’i gayri Müslim idi. Bizim ecdadımız liyakate ve ehliyete önem vermiştir. Etnik kökeni, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun ecdadımız liyakate ve ehliyete önem vermiştir. Adalet ve merhameti bayraklaştırmıştır.” ifadelerini kullandı.

BATIDAN İLİM ALMAK İSTEDİK BOZUK AHLAKINI ALDIK

Al, “18. Yüzyıla geldiğimizde artık batıya arkasında büyük bir medeniyet ve yüksek bir ahlak nizamı olan ordular gitmiyordu artık. Ama Osmanlı Devleti bir başka anlamda batının kapısını çalıyordu. Ne için? Çünkü bilimde, ilimde, fende batı ilerliyordu Osmanlı geriliyordu. Geriye gidiyorduk. Hatta Mehmet Akif derki, gençleri Fransa’ya Almanya’ya, Avrupa’nın farklı okullarına gönderdik ki batının bilimini, ilmini, teknolojisini öğrenip de gelsinler. Fakat gidenler ahlakı bozuk bir şekilde geldiler. Batının giyim tarzını, yaşam tarzını ve ahlakını alarak geldiler. Hatta bir şiirinde derki Mehmet Akif, “Hani İslam edecek bir yere kaç senedir bekleyip durduğumuz züppelerin tavrı nedir? Geldi bir tanesi akşam hezeyanlar kustu. Dövüyordum bereket versin edepsiz sustu.” diyor.” dedi.

DERECEYE GİRENLERE ÖDÜLLERİ VERİLDİ

 Mekke’nin Fethi Sinevizyon gösterimi, kum sanatı sinevizyon gösterimi Mekke’nin fethi konuşmasının ardından Liseler arası düzenlenen Siyer-i Nebi yarışmasında Tekirdağ il genelinde dereceye girenlere ödül verildi. Ödül töreninde birinci Çerkezköy Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Esra Adanır, ikinci Çerkezköy Ticaret Sanayi Anadolu Lisesi öğrencisi Safiye Çelik, Üçüncü Özel Kültür Anadolu Lisesi öğrencisi Zehra Burak, dördüncü Çerkezköy Ticaret Sanayi Anadolu Lisesi öğrencisi Meral Karadeniz, beşinci Pakize Narin Anadolu Lisesi öğrencisi Aynur Uğraş oldu. Birinci bin TL, ikinci 750 TL, üçüncü 500 TL, dördüncü 300 TL, beşinci 150 TL ödül kazandı.

YOĞUN BİR GAYRETLE HAZIRLANDIK

Liseler arası düzenlenen Siyer-i Nebi yarışmasında Tekirdağ il genelinde üçüncü olan Özel Kültür Anadolu Lisesi öğrencisi Zehra Burak, yarışmaya teşvik edenlere ve yarışma süresince destek olan hocam Ümit Oluç’a teşekkür ederim.” dedi. Özel Kültür Anadolu Lisesi Öğretmeni Ümit Oluç, “15 Aralık’ta yapılan Siyer-i Nebi yarışmasına yoğun bir gayretle hazırlandık. Tekirdağ il genelinde Özel Kültür Anadolu Lisesi olarak üçüncü olduk. Öğrencim Zehra Burak’a teşekkür ederim.” diye konuştu.

Haber/ Ogün DÜRÜMLÜ