Öztrak: Buharlaşan 128 milyar doları yerine koymak 107 yıl sürer

CHP Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, parti genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP Sözcüsü Öztrak, her ay 100 milyon dolar biriktirilse, buharlaşan 128 milyar dolarlık Merk

Tekirdağ 13.04.2021 15:16:00 0
Öztrak: Buharlaşan 128 milyar doları yerine koymak 107 yıl sürer

CHP’nin Merkez Bankası kasasından buharlaşan 128 milyar doların peşini bırakmayacağını ifade eden Öztrak, bunun için Türkiye’nin dört bir tarafına parti örgütleri tarafından asılan afişlerin “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle toplatıldığını söyledi. Öztrak, “Savcı ve valiler leb demeden leblebiyi nasıl da anlamış. ‘Kayıp 128 milyar dolar’ ile ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ bağlantısını ne kadar çabuk kurabilmişler?” diye sordu.

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, önceki gün Genel Merkez’de MYK gündemi hakkında düzenlediği basın toplantısında “ Saray milletimizin halini görmüyor, feryadını duymuyor. Salgın tsunamisi, yetersiz destekler, çığ gibi büyüyen işsizlik, mutfakları kavuran yangın, ailelerde ve evlerde kaybolan huzur, vatandaşlarımızın artan gelecek kaygısı, milletimize darbe üstüne darbe vuruyor. Bu darbelerin sorumlusu olan Erdoğan Şahsım Hükümeti ise muhalefete ağır hakaretler ederek, suçunu ve sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Devleti yönetmeyi bırakmışlar, türlü kumpaslarla algıyı yönetmeye uğraşıyorlar. Bu kavgacı, darbeci Şahsım Hükümetinin elinde milletimiz, neşesini kaybetti. Heyecanını kaybetti. Aşını kaybetti. İşini kaybetti. Ülkemizin geleceği gençlerimiz, umudunu kaybetti. Ve en acısı, milletimiz sevdiklerini kaybediyor” ifadelerini kullandı.

 

“SALGININ BAŞINDAN BERİ GÖRÜLMEYEN ORANLAR”

 

Öztrak, “Bilimle ve akılla kavgalı Erdoğan Şahsım Hükümeti, Türkiye’yi ‘küresel salgının yeni merkez üssü’ yaptı. Nüfusuna oranla yeni vaka sayılarına bakıldığında ülkeler arasında başa güreşiyoruz. Salgın milletimizi ezip geçiyor. Günlük vaka sayıları 50-55 bin civarına yerleşti. Her gün yaklaşık 250 vatandaşımızı, 250 canımızı kaybediyoruz. Vefat - ağır hasta oranları maalesef rekor kırıyor. Hastanelerde her 100 ağır hastadan, neredeyse 10’nunu artık yitirmeye başladık. Salgının başından beri, bu oranları ilk kez görüyoruz. Ve işin kötüsü yakın çevremizden, vefat rakamlarının karartılmaya başlandığını da duyuyoruz.Sayın Genel Başkanımız, yoğun bakım doktorlarıyla bir toplantı yaptı. Hastanelerde yoğun bakım servisleri alarm veriyor. Salgında üçüncü dalgayla karşı karşıyayız. İlk iki dalgayı, sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayretleriyle göğüsledik. Bu son dalgayı yorgun bir sağlık ordusuyla karşılıyoruz ama onların yine de her türlü fedakarlığı yapacağını biliyoruz. İstanbul, Samsun, Yalova, Çanakkale gibi bazı illerimizde durumun şimdiden çok sıkıntılı olduğu söyleniyor. Hasta yakınlarımızın şikâyetleri giderek artıyor. Vatandaşlarımız, ‘Yoğun bakımlarda yer bulamıyoruz’ diye feryat ediyor.Durum böyleyken, Sağlık Bakanı; ‘Vaka sayılarındaki ciddi artışı, sadece mutasyonla açıklayamayız. Önlemleri gevşettik maalesef’ diyor. Önlemleri kim gevşetti Sayın Bakan? Bu acı tablonun sorumlusu kim? Siz bu sorulara cevap veremezsiniz. Cevabı biz verelim. Bu acı tablonun sorumlusu; siyasi iflasının üstünü örtmek için, lebalep parti kongreleri yapan Erdoğan’dır. Sorumlu; tedbirleri zamanında ve tam almayan, kendi koyduğu kurallara kendi uymayan Erdoğan’dır. Sorumlu; gencecik kızlara, maskeyi nizami takmadın diye ağır cezalar kestirirken, AK Partili gençlerin kongrelerinde, maskesiz deve güreşi yapmalarına ses çıkarmayan Erdoğan’dır. Sorumlu; Bilim Kurulu’nu kendi siyasi ihtiraslarına dekor yapan Erdoğan’dır. Sorumlu; aşıda tek kaynağa bağlı kalan ve tedarikinde geciken, Erdoğan’dır. Ve tabii ki onun Şahsım Hükümetidir” diye konuştu.

 

“VAKA SAYILARI PATLAMIŞ”

 

AK Parti kongresini eleştiren Öztrak, “AK Parti’nin büyük kongresini yapmasının üzerinden, tam 18 gün geçti. Ve bu 18 günde aşısı, yani çaresi olan bir virüs yüzünden, 3 bin 477 yurttaşımızı kaybettik. Gittiğimiz yerlerde yurttaşlarımız anlattı. AK Parti kongresine otobüslerle gönderilen vatandaşlarımızın, ilçelerine geri dönmesiyle beraber, vaka sayıları da patlamış. Aslında biz de lebalep dolu, kapalı salonlarda kurultay yapmayı bilirdik. Ama biz her sorumlu idareci gibi milletimizin sağlığını düşündük. Kurultayımızı seyircisiz ve açık alanda yaptık. Kimsenin sağlığını riske atmak istemedik. Ama aynı ciddiyet ve sorumluluğu Erdoğan ve onun şahsım hükümeti gösteremedi, göstermedi. Siyasi korkuları, milletin can güvenliğinin önüne geçti.” ifadelerini kullandı.

 

“SAVCI VE VALİLER LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ ANLAMIŞ”

 

Öztrak, “Aslında Erdoğan’ın Şahsım Hükümeti’nin doların yeşilini çok sevdiğini biliyoruz. Ama bu ülkede, milletin dolarlarının yeşilinin hesabını sormak, Merkez Bankası kasasından buharlaşan, 128 milyar doların akıbetini öğrenmeye çalışmak, ‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’ oluyor. Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin, Türkiye’nin dört bir tarafına astırdığı bu afişler, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin savcıları ve Valileri tarafından toplatılıyor. Gerekçe: Cumhurbaşkanına hakaret... Savcı ve valiler leb demeden leblebiyi nasıl da anlamış. ‘Kayıp 128 milyar dolar’ ile ‘Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısını’ ne kadar çabuk kurabilmişler? Doğrusu biz de bunu merak ediyoruz. Türk Dil Kurumu’na göre ‘hakaret’ kelimesinin iki anlamı var; ilki, ‘Onur kırma, onura dokunma’, ikincisi; ‘Küçültücü söz veya davranış…’ Şimdi bu afişin neresinde, onur kıracak, onura dokunacak, küçültücü bir söz veya davranış var? CHP olarak biz ve örgütlerimiz çok basit bir soru soruyoruz. ‘128 Milyar dolar nerede?’ Bu soruyu kime soruyoruz? Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan,  Şahsım Hükümeti’nin başına soruyoruz. Neden soruyoruz? Çünkü mevcut sistemde hükümetin ve yürütmenin başı o. Hançeresini yırta yırta, ‘Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim, ben!’ diye bağırdığını unutan var mı? Ekonomi sorumlusuna, millet adına soru sormak, ne zamandan beri ‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’ oldu? Merkez Bankası kasasındaki döviz rezervleri, Erdoğan’ın kendi parası değil. Bu döviz rezervleri 83 milyona, yani milletimize ait. O rezervlerde tüyü bitmedik yetimin hakkı var. Millete ait bu döviz rezervlerinin akıbetini sorgulamak, Ana Muhalefet Partisi olarak bizim görevimiz. Anayasa bize bu görevi veriyor. Siyasi partiler kanunu bize bu görevi veriyor” diye konuştu.

 

“DEMOKRASİMİZİN BAŞINA ‘DAMAT KADAR TAŞ’ DÜŞÜYOR”

 

Eleştirilerini sürdüren Öztrak, “Erdoğan bugün, savcıları ve valileri eliyle, milli iradenin bize verdiği, milletin hakkını arama görevini yerine getirmemizi engelliyor. Propaganda hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Damat kadar taş, demokrasimizin ve hukuk devletimizin başına düşüyor. Böylece Erdoğan Şahsım Hükümeti; sadece Merkez Bankası kasasına darbe yapmakla kalmıyor, hukuka ve demokrasimize de darbe yapıyor. Bu darbe işinde 12 Eylül’ün darbeci generallerini bile solluyor.Milletimiz şunu der: Ekşi yemeyenin, karnı ağrımaz. Merkez Bankası daha önce de döviz sattı. Ne kadar sattığını, nasıl sattığını, 20 Temmuz sivil darbesine kadar tek tek açıklıyordu. Sonra darbe oldu durdu. Bu ülkede Merkez Bankası, 128 milyar dolar döviz satmış, bu 128 milyar dolar hangi yöntemle satılmış, ihaleyle mi, doğrudan müdahaleyle mi, kaçtan satılmış, kimlere satılmış… Biz bunları bilmiyoruz. Bunu kim öğrenmeye çalışsa başı Sarayın Şahsım Hükümetiyle derde giriyor. Merkez Bankası Başkanını bile millete neye mal olacağını bile bile görevden aldılar. Şimdi Merkez Bankası’nda mıntıka temizliği yapıyorlar” açıklamasında bulundu.

 

“80 YILLIK BİRİKİMİMİZİ, 19 YILDA YEDİLER, BİTİRDİLER”

 

128 milyar doların 20 ayda kaybolduğunu ifade eden Öztrak, “1923’ten 2003’e kadar 80 yılda yapılan, Rafinerileri, Demir Çelik Fabrikalarını, Şeker Fabrikalarını, Limanları ve diğer tüm işletmeleri, tesisleri, eserleri 19 yılda, 62 milyar dolara sattılar. Atamızdan dedemizden kalan 80 yıllık birikimimizi, 19 yılda yediler, bitirdiler. Yetmedi dışarıdan borç aldılar, 19 yılda dış borcumuzu, 320 milyar dolar artırdılar. 130 milyar dolardan 450 milyar dolara çıkardılar. Ülkeyi borca batırdılar. Daha da yetmedi, milletin 128 milyar dolarını da 20 ayda buharlaştırdılar.” dedi.

 

“HER AY 100 MİLYON DOLAR BİRİKTİRSEK, 107 YIL SÜRER”

 

128 milyar doları geri biriktirmenin bin 280 ay süreceğini ifade eden Öztrak, “Ben milletimize soruyorum, 128 milyar dolar az para mı? Bugünden başlayarak, ‘Merkez Bankası’nın kasasına, her ay 100 milyon dolar koyacağım deseniz, böyle rezerv biriktireceğim’ deseniz bu 128 milyar doları biriktirmek için bin 280 ay lazım. Yıla vurduğunuzda 107 yılda bu parayı ancak yerine koyamazsınız. Atalarımızın dedelerimizin mirasını yiyip bitirdiler. Şimdi çocuklarımızın, torunlarımızın, onların çocuklarının ve torunlarının omuzlarına, korkunç bir yük yüklediler. Bu darbenin sorumlusu kim? Elbette Erdoğan Şahsım Hükümeti… 2019’un başında Merkez Bankası’nın kasasında, çok kısa vadeli borçlanmalar yani SWAP dâhil döviz borçlarını ayıklandığımızda net 54 milyar dolar rezerv vardı. Yani kasada döviz fazlası vardı, kasada döviz vardı. Bugün aynı kasa 45 milyar dolar açık veriyor. Yarın kapıya alacaklılar gelse, kasada para yok. İşte bugün Türkiye, dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında başa güreşiyorsa, sebebi tam da budur. Biz böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadık” ifadelerini kullandı.

 

İZMİR’DE BORÇ YÜZÜNDEN CANINA KIYAN ÇİFTÇİ

 

Milletin borca boğulduğunu belirten Öztrak, ““Esnaflarımız, çiftçilerimiz, işçilerimiz, işsizlerimiz bu rezervin tek bir sentini dahi görmedi. Görselerdi bugün hiçbir vatandaşımız, çaresizlik ve umutsuzluk girdabına kapılmaz, yaşamlarına son vermezdi. Pek çok vatandaşımızı virüs değil, Şahsım Hükümetinin ilgisizliği ve sahipsizlik, yaşamdan koparıp aldı. Dün de İzmir’in Torbalı ilçesinden çok acı bir haber aldık. 46 yaşında 3 çocuk babası bir çiftçimiz Basri Yıldırım, yaşamına son verdi. Sebep: Ödeyemediği borçlar. Çiftçimiz tarlasını satmasına rağmen, borçlarını ödeyememiş ve girdiği bunalım nedeniyle yaşamına son vermiş. Tüm dünya yurttaşlarını paraya boğdu. Erdoğan’ın Şahsım hükümet ise milleti borçla boğdu” dedi.

   

“GERÇEK İŞSİZ SAYISI 10,2 MİLYON KİŞİ”

 

Açıklamalarını sürdüren Öztrak, “Bugün Şubat ayı İşgücü ve İstihdam verileri açıklandı. Yeni verilerle işgücü piyasasına ilişkin, bazı bilgilere ulaşmak artık güçleşti. Ancak gerçek işsizliğin, söylediğinden çok daha fazla olduğunu da, TÜİK kabullenmek zorunda kaldı. TÜİK, gerçekten işsiz olanlara ‘işsiz’ diyememiş, onun yerine ‘Atıl İşgücü’ demiş. Haftada 40 saatten az çalışan, ama bir işi var görünenleri, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayanları da içeren, gerçek işsiz sayısı, son bir yılda 2 milyon 918 bin kişi artarak, 10 milyon 219 bin kişiye çıkmış. TÜİK bu rakamları nedense kendisi açıklamıyor. Ama verdiği oranlardan, bunları biz hesaplamak zorunda kalıyoruz. Rakamlara bu kadar takla attırmaya, gerçekleri bu kadar karartmaya ne gerek var. Eğer oran veriyorsanız, o oranların altındaki rakamları da gizlemeyin. Bizi de boş yere yormayın” ifadelerini kullandı.

 

“1 YILDA GERÇEKTEN İŞİ OLANLARIN SAYISI 1,2 MİLYON AZALDI”

 

Son bir yılda bir milyon 254 bin kişinin işini kaybettiğini dile getiren Öztrak, “Yine karartılan verilerden, gerçekten çalışan sayısını, yani haftada 40 saatten fazla çalışanların sayısını hesapladığımızda, felaket bir durumla karşı karşıyayız. Gerçekten işi olanların sayısı, son bir yılda 1 milyon 254 bin kişi azalmış, yani 1 milyon 254 bin kişi işini kaybetmiş. Çalışanların sayısı 25 milyon 86 bine inmiş. Genç işsizliği ise ülkemizin kanayan yarası… Her 100 gençten 27’si işsiz dörtte birinden fazlası. Bu rakam tüm Şubat ayları itibariyle, en yüksek genç işsizlik oranı” dedi.

 

“AÇ DOYAR, AÇGÖZLÜ DOYMAZ”

 

Açıklamalarını sürdüren Öztrak, “Türkiye’de işsizlerimiz iş bulamıyor. İş bulan da düşük ücretle sınanıyor. Saray sosyetesi bürokratlarına, üç ayrı yerden 85 bin lira aylık maaş verirken, bugün 10 milyon yurttaşımız, asgari ücret civarında bir ücrete, yani 2 bin 825 liraya talim ediyor. Bir yerde 80 bin, bir yerde 2 bin. Milletin çocuğu çalışacak tek bir iş bulamazken, Sarayın beslemelerine, tam 41 yönetim kurulu üyeliği tahsis edilmiş. Bebek mamalarına alarm takılan, gramla peynir alınan, taneyle domates satılan ülkemde, ÖTV’siz 5 milyon liralık Mercedes’ler, Saraya birer birer de değil, çifter çifter alınıyor. Ne diyor atalarımız? ‘Aç doyar, açgözlü doymaz.’ Saray sosyetesinin büro elemanları, burunlarına pudra şekeri çekerken, şoförleri, danışmanları paraların altında ezilirken, milletin çoluğu çocuğu, işsizliğin, umutsuzluğun açlığın altında eziliyor. Milletimiz de haklı olarak soruyor: Büro elemanları, danışmanlar, şoförler bunları götürdüyse bu büronun sahipleri acaba neleri götürdü götürüyor? Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” şeklinde konuştu.

 

“MİLLETİMİZ ÇARESİZ DEĞİLDİR”

 

“Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin bu buhranda sizden aldığı her şeyi, biz iktidara geldiğimizde sizlere geri vereceğiz” diyen Öztrak, “Erdoğan Şahsım Hükümeti milletin desteğini kaybettikçe, yalanı doğru gibi anlatarak, milleti kutuplaştırarak popülizme sığınmış, seviyesizliği, değersizliği, lümpenliği, siyasetinin merkezine yerleştirmiştir. Erdoğan Şahsım Hükümeti milletten kopmuştur. Türkiye’de askeri darbe dönemi bitmiştir. Şimdi sıra, ‘Mokasenli 20 Temmuz sivil darbe sürecini’ bitirmeye gelmiştir. İlk seçimlerde de bunu başaracağız. Milletimizin oylarıyla, sivil darbe sürecini de sonlandıracağız. Milletimizin 300 yıllık medeniyet mücadelesinin, rotası da, pusulası da bellidir. Türkiye medeni dünyanın ve birinci sınıf demokrasiler ailesinin, şerefli bir üyesi mutlaka olacaktır. Milletimiz çaresiz değildir! Çiftçimize, işçimize, işsiz kalan vatandaşlarımıza, iş insanlarımıza, emeklilerimize, emeklilikte yaşa takılanlara sözümüzdür: Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin bu buhranda sizden aldığı her şeyi, biz iktidara geldiğimizde sizlere geri vereceğiz” dedi.

 

“KİBİRLİ KADROLARI EVLERİNE GÖNDERECEK”

 

Milletin herkesi yaptıklarıyla, yapmadıkları gördüğünü ifade eden Öztrak, “Cumhuriyetimizi ikinci yüzyılını, güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimle taçlandırmak, bizim boynumuzun borcudur. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor. Herkesin notunu veriyor. Milletimiz sandığın daha fazla gecikmeden, önüne gelmesini bekliyor. Sabırsızlıkla bekliyor. Sandık önüne geldiğinde de gereğini yapacak. Cebine, cüzdanına, işine, aşına, geleceğine darbe yapanlara, sandıkta en güzel cevabı verecek, bu kibirli kadroları evlerine gönderecek.

Sözlerimi tamamlarken, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan, Mübarek Ramazan ayının tüm milletimize, hayırlar getirmesini, bu mübarek ayda oluşacak, sevgi, dayanışma ve hoşgörü ikliminin, ülkemizi ve tüm İslam âlemini kucaklamasını diliyoruz” dedi.

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10