Şaban Kardeş


Siz susun millet konuşsun

Yıllardır yüreğimizi dağlayan şehit haberleri, son aylarda bir biri ardına gelen saldırılar, patlayan bombalar Türk Milletinin yüreğini parçalamaya gelişen olaylara devlet olarak bir teşhis konulamaması da beynimizi allak bullak etmeye devam ediyor.


Maalesef artık şehit haberleri de gazete manşetlerinde anlam ifade etmiyor. Şehitleri Genelkurmay Başkanlığı kamuoyuna duyuruyor. Ama her gün askerdir polistir, üç beş vatan evladı sessiz sedasız şehitler kervanına ekleniyor.

Hele o Dağlıca denilen kahrolası yer ne biçim yermiş ki şehit düşen bir tabur komutanın acısı yüreklerimizde soğumadan aynı taburun yeni komutanı yarbay da şehit düşüyor.

Siyasi irade bölgede taş üstüne taş bırakmadık diyordu ama gelen şehit haberleri söylemlerdeki inandırıcılığı da yüreklerimizle birlikte yaralıyor.

Buna rağmen konuşmalar halen ötekileştiren, halen kışkırtan, halen suçlayan ve dahası tehdit edip meydan okuyan tarzda devam ediyor…

Böyle bir ortamda Merkel’in gelmesi, Kıbrıs’a Barış suyu götürülmesi, uzaya Türksat 4B uydusu gönderilmesi vatandaş nezdinde anlam bulmuyor…

Vatandaş resmi platformda kanıksanan şehitlerin gelmesini gönüllerde ve vicdanlarda halen önemsiyor ve sanmayın ki ateş sadece düştüğü yeri yakıyor?  

***

Toplumu rahatlatmak gerekmez mi?

Genelkurmay Başkanlığı Hakkâri’nin Dağlıca bölgesinde biri tabur komutanı yarbay olmak üzere 3 askerin şehit olduğunu 1 askerin ağır yaralandığını, ardından da ağır yaralı askerimizin de kurtarılamayıp şehit olduğunu açıklarken o saatlerde siyaset dili başka bir açıklama yapıyordu:

7 Haziran'daki seçim sonuçlarını ve seçmenin tercihini  okuyamayan ya da okusa bile hesabına uymayan bu irade, yenilen pehlivan güreşe doymaz misali umutlarını 1 Kasım’da yapılacak seçimlerine bağlamış olarak meydanlarda bildik nutukları atıyordu.

Siyaset üstü olması için yemin eden Sayın Cumhurbaşkanımız KKTC' deki barış suyu projesinin açılışında, siyasi lider edasında muhalefet parti liderlerini eleştiriyordu

"Halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak, yatıyorlar, kalkıyorlar ana muhalefeti kaçak saray, yavru muhalefeti kaçak saray. Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün. Yahu ne kaçak sarayı be! Bu ülkenin cumhurbaşkanlığı makamının bu tür şeylerle yıpratılması diye bir şey olabilir mi? Önce ne diyorlardı: “Biz oraya gitmeyiz”, sonra “çağrılırsak gideriz” dediler. Ya, eninde sonunda bunu yapacaksınız kuzu kuzu geleceksiniz”

Bu söylemler kucaklayıcı olabilir miydi? Kaynaştırıcı olabilir miydi? Toplumu rahatlatıcı olabilir miydi? Hepsinden önemlisi bir Cumhurbaşkanı ifadesi olabilir miydi? Olmalı mıydı?

İngilizler 13 Kasım 1918'de İstanbul'u işgal edip harp gemilerinin namlularını Saray'a çevirdiklerinde telaşlanan yöneticiler, “Paşam vaziyeti görüyorsunuz, ne olacak şimdi?” diye sorduklarında Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tam 97 yıl önce onlara şu cevabı veriyordu:

“Geldikleri gibi giderler”

Ne kadar telaşsız, kararlı, diplomatik ve rahatlatan bir tarz… Yorum yapmaya bile gerek kalmıyor.

***

Terörün dini dili, hainliğin de mertebesi yoktur

Geçtiğimiz günlerde CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu 'Tarafsız Bölge' programına konuk olarak katılan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, skandal sözlere imza atarak "PKK, terör örgütü değildir." PKK'nın bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan toplum çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir." dedi. Elçi'nin terör örgütü PKK'yı öven ve destek olan bu açıklamalarına sosyal medyadan tepki yağdı. Elçi eli, dili kanlı ve ABD'nin kucağında büyüyen ve bundan zevk alan terör örgütü PKK'yı nerede ise avcılık ve atıcılık kulübü olarak lanse ediyordu. Peki bu program sonrası Cumhuriyet savcıları ne yaptı? 

***

ABD artık açıkça yapıyor

1990'lı yıllarda da ABD’nin bölgeye silah ve mühimmat getirdiğini stratejisiler söylüyor ülkesini seven gazeteci ve yazarlar dile getiriyor, kulislerde de dillendiriliyordu. ABD terör örgütüne gizli gizli silah ve mühimmat yardımını Çekiç Güç vasıtasıyla yapıyordu. Hükümetler de her altı ayda bir bu “çekiç güç” muammasını altı ay daha uzatıyordu…

Şimdi ABD PKK'nın Suriye uzantısı PYD'ye uçaklar dolusu silah ve mühimmatları alenen ve açıktan paraşütlerle indirmektedir. Buna da hiçbir güçlü irade ses çıkartmamaktadır.

O gün çekiç gücü uzatan hükümetler bu ülkenin hükümetleriydi de bugün PKK'lıları taburlar eşliğinde kuzey Iraktan Suriye'ye geçmesini sağlayan başka hükümetler miydi? Barış süreci denilen süreçte askerin polisin elini kolunu bağlayan başka hükümetler miydi? Hatta bu ülkenin Genelkurmay Başkanı terör örgütü lideri olarak başka hükümetler zamanında mı tutuklamıştı? Milletin neyin ne olduğunu anlayabilmesi için bundan daha açık bir fotoğraf olabilir mi?

***

Hep böyle olsak ne olur

Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, Çerkezköy Kaymakamı Metin Kubilay, İlçe Emniyet Müdürü Murat Ogan, Çerkezköy Müftüsü Yusuf Tuna, Çerkezköy Hacı Bektaş Veli Derneği tarafından Muharrem ayı nedeniyle düzenlenen iftar programına katıldılar. İlçemizin ve ilimizin idari mülki amirleri, dini temsilcisi Muharrem orucunu açarken Çerkezköy Hacı Bektaş Veli Derneğini, Çerkezköy Ehlibeyt Dergâhında yalnız bırakmadılar. Çerkezköy Hacı Bektaş Veli Derneği Başkanı Alevi Dedesi Seyyid Sinan Boztepe ve yönetim kurulu üyeleri de misafirlerini samimi bir duyguyla bağrına bastılar. İftar edildi, güzel ve içten konuşmalar yapıldı. Birlik ve beraberliğin sevgi ve saygının devlet vatandaş kucaklamasının güzel bir örneği yaşandı.

0282 726 91 91
0282 747 65 10