Burak Candaş


TÜRKLÜĞÜNLE NEDEN GURUR DUYMALISIN?

Rahmetli Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ döneminde MHP'nin Genel Sekreter Yardımcılığını yapan ve 2019'da vefat eden büyük Türk milliyetçisi, aydın ve düşünür rahmetli Naci MEMİŞ'in vefatından birkaç sene evvel verdiği konferanslardan bazılarında sık sık dile getirdiği güzel bir ifadesi vardı! Gerçi onun her ifadesi güzeldi. Türk milliyetçilerinin, İslâm'a bakışının nasıl olması gerektiğini, bedevileşmeden Müslüman olunabileceğini en güzel ifade eden aydın yüzlerimizden biriydi. Rahmetli Naci MEMİŞ'in, Türk kimliği ile neden gurur duymamız gerektiğini İslâmî açıdan daha güzel ifade eden kimseyi görmedim.



Şimdi onun bu güzel tespitine göz atalım;

"Şimdi lâhût aleminde bize; "Ben sizin rabbınız değil miyim?" diye soran Allah bize sorsaydı ki; "Ben sizi böyle milletlere ayıracağım. Bir kısmınız dünya için bu davayı düşüreceksiniz. Biri düşen davayı düştüğü yerden kaldırıp dünyaya götürecek. Hangi milletten olmak istersiniz?" diye. Bu soruyu bize sormamış. Sorsaydı hepimizin cevabı bellidir.
Bir de şöyle bakınca; Peygamberin arkadaşları, sahabe, tabiîn, tebe-i tabiîn döneminde Emevi ve Abbasi, peygamberin davasını düşürmüşler. Nikefor orduları etrafını sarmış. Allah bu şekilde bir ayetten söz ediyor. (Halife) Kaim bi Emrillah bu ayetin farkına varmış. Ve o âna kadar Müslümanlaşmış, daha önce mevcut mücadeleler etmiş ama o anda devletleşmiş Selçuklu sultanı Tuğrul Bey'e müracaat ediyor, resmen müracaat ediyor, bütün tarih bunu yazıyor; "Kuran-ı Kerim'de işaret edilen Cünûdullah (Allah'ın askeri, ordusu) sizsiniz herhalde, gelin emanetinizi alın! O onun şuûru içerisinde gidiyor. Ve biri dünya için peygamber emanetini düşürmüş, biri düşen peygamber emanetini canı ve dünyası pahasına düştüğü yerden alıp, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Muhammed mührünü vurmuş! Çok şükür Yarabbi! Beni benim irademin dışında ayrı ayrı renklerden ve dillerden milletlere ayırırken, beni dünya için peygamber emanetini düşüren milletten değil, düşen peygamber emanetini düştüğü yerden alıp, canı ve dünyası pahasına onu Adriyatik'ten Çin Seddi'ne götüren Türk milletinden kılmışsın Yarabbi. Çok şükür Türk'üm Yarabbi! Ne mutlu Türk'üm Yarabbi!"


Aslında 1 saatten fazla devam eden konferansın birkaç dakikalık kısmında dile getirdiği bu cümleler, Türk milliyetçilerinin en çok önüne çıkarılan bir meseleyi de çözüme kavuşturuyor. "Neden Türklüğün ile gurur duymalısın?" cevabını Kuran ve tarihten örneklerle açıklıyor. Bu metnin aslında ders kitaplarında dahi yer alması gerekir. Gerçi bu konuda İlkokuldan itibaren şuûr kazandıran Andımız kaldırıldı. Bunu nasıl ders kitaplarına konduracağız değil mi? Yine de çocuklarımız, gençlerimiz Türklükleriyle neden övünmeleri gerektiğini bilmeliler.
Çünkü bu konularda sürekli karşımıza çıkan, aslında birbirine zıt gibi görünen Komünist ve Siyasal İslamcı tayfanın ortak bir özelliği vardır; ikisi de millet ve milliyetçilik düşmanıdır. Ortak özellikleri budur. Bu nedenle milliyetçi kesimin literatüründe bir tarafa kızıl komünist denilirken, diğer tarafa da yeşil komünist yakıştırması yapılmıştır. Millet ve milliyetçilik düşmanı olan daha pek çok ıdeoloji var. Ancak en meşhur iki zıt kutuptan ortak özelliklerini ortaya koyarak şuna dikkat çekmek istiyorum; gençlerimizde  çocuklarımızda, hatta yetişkinlerimizde dahi Türklükleri ile ilgili övünmek bir yana, böyle bir övünme halinden utanır gibi bir tavır var. Çünkü biraz Türklüğü ile övündüğünde bazılarınca ideolojik sığ bilgi ve hatta bilgisizlik ile "Faşist" yakıştırması yapılmaktadır. Halbuki Faşizmin tanımını bilseler, kendi bakış açılarının Faşizm ile akraba olduklarını da göreceklerdir.
Yine biz sözlerimizi önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATüRK'ün o güzel "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözüne İslâmî dokuyu da katan rahmetli Naci MEMİŞ'in şu sözleriyle son verelim;
"Çok şükür Türk'üm Yarabbi! Ne mutlu Türk'üm Yarabbi!"


 

 

0282 726 91 91
0282 747 65 10