Karaoğlan Çerkezköy’de anıldı

Başkanlığını Erdal Darçın’ın yürüttüğü Ulusal Gençlik Derneği tarafından önceki gün saat 13.30’da Güneşler Otel’de Bülent Ecevit’i anma programı düzenlendi. Geniş bir katılımın olduğu programda konuşan Ulusal Gençlik Derneği Başkanı Erdal Darçın, kısa bir süre önce kurulan Ulusal Gençlik Derneği’nin kuruluş amaçları ile ilgili bilgi verdi. Ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayacak, ulusunu seven gençlik yetiştirilmesini amaçladıklarını söyleyen Darçın, Ulusal Gençlik Derneği’ni; din, dil, ırk, mezhep ve bölgesel ayrımcılık yapmadan, dostça, kardeşçe bir arada yaşamayı sağlamak, alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan uzak, sağlıklı genç nesiller yetiştirmek amacıyla kurduklarını ifade ederek “Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Laz, Çerkez ve Gürcü demeden, kavga ve kutuplaşmadan uzak, dostça, kardeşçe bir arada yaşamı savunarak, toplumsal barışa katkıda bulunmak için derneğimizi faaliyete soktuk” dedi.

 

Türkiye’deki terör olaylarına da değinen Darçın, her gün, art arda gelen şehit haberleri ile Türk Milletinin yüreğinin yandığını belirterek, dernek olarak, şehit cenazelerinin artık son bulması ve insanların bu acıları bir daha yaşamaması için, toplumsal barış ve kardeşlik adına, sivil toplum kuruluşu olarak katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüreceklerini söyledi.

 

 

Merhum Bülent Ecevit’in, Türk siyasi hayatında benimsemiş olduğu ilkeleri, derneklerinin ilkeleri olarak kabul ettiklerini ifade eden Ulusal Gençlik Derneği Başkanı Erdal Darçın, Bülent Ecevit’in, gittiği her mitingde insanların arasında, her ne sebep olursa olsun, ayrımcılık yapılmaması gerektiği üzerinde hassasiyetle durduğunu belirtti. Alevinin cem evi ile Sünninin camisinin nazarlarında eşit olduğunu söyleyen Darçın, “Bu Milleti Alevi, Sünni, Türk, Kürt diye bölmek, bir yüreği ikiye bölmek gibidir. Oysa yüreği ikiye bölünen insan yaşayamaz” diye konuştu.

 

Programda konuşan eski milletvekili Erdal Kesebir de, yakın çalışma arkadaşı olan Bülent Ecevit’i anlattı. Ecevit’in, üç yönü ile anlatılması gereken bir insan olduğunu söyleyen Kesebir “Çocukken milletvekili olmayı arzulardım. Yaratan’dan Demokratik Sol Parti’nin parlamentoya girmesini ve İsmet İnönü ekolünden gelmekte olan bu partiden milletvekili seçilebilmeyi isterdim. Her iki dileğimi de aynı anda yaşama imkânı buldum” diyerek Bülent Ecevit’i de yakından tanıma imkanı bulduğunu ifade etti.

 

 

Bülent Ecevit’in, kibar, nazik, iyi bir eş ve mükemmel bir lider olduğunu söyleyen Kesebir, “Onun kızdığını hiç görmedim. Lokantaya gittiğimizde yemeğe ödediği bedel kadar, çalışanlara bahşiş verirdi. İncitmektense incinmeyi göze alan bir insandı. Daha birçok özelliği hayatında yaşamış olan Ecevit, aynı zamanda mütevazı hayat tarzıyla da insanımızın örnek alması gereken bir liderdi” ifadesini kullandı.

 

Ecevit’in iç politikada maddi hiçbir işle alakadar olmadığını ve bunu kendisine ilke edindiğini söyleyen eski milletvekili Erdal Kesebir, Bülent Ecevit’in örtülü ödenek gibi milyon dolarlarla ifade edilen hesapları dahi takip etmesi için Hüsamettin Özkan’a devrettiğini ifade ederek “Ecevit’in evinde bulunan halıyı satarak kirasını ödediğini biliyoruz. Bu derece mütevazı bir hayat tarzıyla hayatını yaşamış bulunan Bülent Ecevit ile birçok anı yaşadım” dedi.

 

Ecevit’in, iç politikada Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek aldığını söyleyen Kesebir, bugün politikacı olduklarını zanneden bazı aymazların, Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerini Stalin yâda Lenin’in heykelleri gibi taş yığını addederek, yıkmanın gayreti içerisine girdiklerini ifade ederek “Böylesine bir düşünce içerisinde bulunan hükümet yöneticileri, ülkeyi karanlığa götürmeyi amaçlamaktadırlar” ifadesini kullandı.

 

Mustafa Kemal’i incitmek isteyen siyasilerin, Milliyetçilik ve Laikliğin kaldırılması yönünde bir çaba içersinde olduklarını da savunan Kesebir, Atatürk Milliyetçiliğinin ve laikliğin içinin boşatılması halinde, Türkiye Cumhuriyetinden eser kalmayacağını söyledi. Atatürk Milliyetçiliğinin özünün Mustafa Kemal’in ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü olduğunu söyleyen Kesebir, “Saraybosna’da Boşnak olarak anılan insan gelip Trakya’da yerleşince Türk’tür. Artvin’deki Gürcü de bunun gibidir. Çek Cumhuriyetinden gelip Türkiye’de yerleşen Roman da Türk’tür. Diyarbakır’da oturan Kürtler de Türk’tür. Biz bir yumruğuz. Laz, Kürt, Boşnak, Çerkez, Roman gibi. İşte bu halkların toplamına millet denir. Bu Atatürk Milliyetçiliğidir” diye konuştu.