Kadın cinayetleri yüzde 1400 arttı

 

Kadına dair yanlış ifade ve tekerlemelerin yaygın olmasının kadına şiddeti artırdığına dikkat çeken Kolar “Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin”, “Kocanın vurduğu yerde gül biter” gibi kadına şiddeti meşrulaştıran sözlerin arkasına sığınarak şiddet uygulayanlar, Yüce dinimizi de kadının yeri konusunda yanlış yorumlayıp şiddetin normal bir davranış olduğunu savunmaktan geri kalmıyorlar. Hâlbuki İslam dinimiz kadına çok büyük değer ve önem verir, erkekle eşit görür. Yüce Allah C.C, Kuran-ı Kerim ayetleri ile kadınlarımızın toplum içerisinde korunup kollanmaları, onlara sevgi ve saygı gösterilmesi gerektiğini bizlere bildirmiştir” diye konuştu.

 

Ailenin, sosyal, kültürel, dinî ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılmasında oldukça önemli olduğunu ifade eden Kolar “Aile toplumun yaşatılmasında etkili olan kurumların ilkidir. Kişinin sağlıklı bir şekilde hayata hazırlanması için aile ilk okuldur. Toplumdaki sosyal dayanışma ve uzlaşmanın, millî birlik ve beraberliğimizin en güçlü dayanağı olan aile ocağının temeli sevgi, saygı ve özendir. Aile yapısının sağlam temeller üzerine kurulması yeni neslin iyi yetişmesi, ahlaki güzellikler ve kültür değerlerimizle bezenmeleri için gereklidir. Türk toplumu için bu temel; Türk milletinin ahlaki, dinî ve kültürel değerleri istikametinde atılmalıdır” diye konuştu.

 

Aile içi şiddetin, ailenin tüm üyelerinin karşılaşabileceği bir sorun olduğunu, şiddeti genellikle erkeklerin uyguladığını belirten Kolar “Aile içi şiddetin yüzde 90'ı kadın ya da çocuğa yöneliktir. Kadına yönelik şiddet genel olarak toplumun erkek egemen yapısından kaynaklanmakta ve kadın her alanda erkeğe bağımlı kılınmaktadır. Bu noktada aile yapısı çok önem taşımaktadır. Aile, toplumun en önemli eğitim yuvasıdır. Çocuk, karakteri şekillenirken gördüğü örnekleri benimser, öğrenir ve sorgulamadan taklit eder. Evde şiddete tanık olan çocuk, şiddeti öğrenerek normal bir davranış olduğunu kabul eder ve öncelikle aynı şiddeti okulda ve sokakta uygulamaya başlar. Ailesinde çocukken şiddet görmüş bu kişilerin, yetişkin hale gelip aile kurduğunda da şiddete maruz kalma ya da şiddet uygulama eğilimleri, şiddet görmeyenlere göre iki kat daha fazla gerçekleşmektedir” değerlendirmesinde bulundu. 

 

Aile içi şiddete tanık olan çocukların şiddet eğiliminin etkisi erkek çocuklarda daha güçlü olduğunu dile getiren Kolar “Çocuk yetiştirmede erkek çocuk her zaman ayrıcalıklıdır toplumumuzda; “erkek her zaman haklıdır, her zaman güçlüdür” görüşü hâkimdir. Şiddet gören kadının eşinin annesi, büyük bir olasılıkla şiddet gören kadındır. Şiddete tanık olan kız çocukları da, bu durumu çaresizlik içinde kabul etmekte ve ekonomik güvencesi de bulunmadığından sessiz kalmayı bir çözüm olarak görmektedir. Çünkü “kadın boyun eğmek, denileni yapmak zorundadır” şeklinde yetiştirilir kız çocuklarımız ve şiddetle sonuçlanan son kaçınılmaz bir hal alır. Görüldüğü gibi şiddet öğrenilebilen bir olgudur. Aile içi şiddet önlenemediği takdirde şiddetin kuşaktan kuşağa geçerek yayılması da önlenemeyecektir” dedi.

 

Sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için danışma merkezleri kurulması gerektiğini ifade eden Kolar “Ailelerin çocuk yetiştirmede, doğru iletişim ve davranış konularında eğitilmeleri önem taşımaktadır. Diğer taraftan kadınların haklarını öğrenmesi, kız çocuklarının kendilerini etkileyecek kararların alınmasına katılımı açısından desteklenmesi ile kız çocuklarına ve kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddetin önüne geçilmesinde, kadınların insan haklarından tam ve etkin bir şekilde yararlanmasında yol alınacaktır” dedi.

 

Alkol ve uyuşturucunun aile içinde şiddeti tırmandırdığını ifade eden İlçe Kadın Kolları Başkanı Kolar “Ancak genelde güç ve kontrol isteği veya alkol ve uyuşturucu kullanımı ile gelişen aile içindeki şiddeti önlemek için sadece insanları eğitmek ve bilinçlendirmek yeterli değildir. Çünkü bilinmektedir ki eğitim seviyesi yüksek ailelerde de şiddet yaşanmaktadır. O halde şiddete neden olan diğer sebepler ele alınmalıdır ki oranlara bakıldığında eğitim seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun ekonomik güçlük çeken ailelerde çok daha fazla aile içi şiddet yaşanmaktadır. Düşük gelir düzeyi ile birlikte yaşanan stres ve kısıtlı kaynaklar şiddet riskini arttırır. İşsiz ailelerde yaşanan aile içi şiddet daha dramatik boyutlardadır. Görülmektedir ki aile içindeki şiddetin bugün en önemli nedeni ekonomik sıkıntılar ve yoksulluktur” diye konuştu. 

 

Son yıllarda kadına yönelik şiddet sayısında artışlar olduğunu ifade eden Kolar “2012 yılında eşleri tarafından şiddete maruz kalıp uzaklaştırma kararı çıkartmalarına rağmen onlarca kadın saldırıya uğramış, öldürülmüş ya da yaralanmış olup 2013 yılında da bu durum devam etmektedir. Kadına yönelik artan şiddet olayları karşısında çözümsüz kalınmaktadır. Devlete başvuran kadınların yüzde 73’ü korunamamış, korunma talebinde bulunan ve koruması olan kadınların ise yüzde 27’si öldürülmüştür. 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanuna göre aile içi şiddet mağduruna 6 ay daha eşiyle beraber yaşaması önerilir ve bu 6 içerisinde durum değişmezse tutuklanacağı eşine iletilir. Durum değişmezse eş 3 ila 6 ay arasında hapis cezası ile cezalandırılır ve bu suç çoğu kez para cezasına çevrilir. 6411 sayılı Denetimli Serbestlik Yasası ile de kadına karşı şiddet kapsamında suç işleyen kocalar tahliye edilmekte ya da hiç hapse girmeden cezaları ertelenebilmektedir. Yaptırımların uygulanmadığını bilen erkekler de şiddet uygulamaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı. 

 

Kadına şiddetin temel nedenlerinden birini ekonomik yetersizlik olduğunu ifade eden Kolar “Aslında kadına yönelik şiddet sadece bir güvenlik sorunu değildir. Esasen şiddete yol açan sebeplerin ortadan kaldırılması ile çözülebilecek çok ciddi bir toplumsal ve siyasal bir sorundur. İnsanların eğitilmesi ve bilinçlendirmesi yanında özellikle ekonomik şartların ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması ve işsizlik sorununa çözüm getirilmediği sürece aile içi şiddet devam edecektir” dedi.

 

MHP olarak kadına uygulanan şiddete karşı olduklarını e mücadelelerinin birçok platformda devam edeceğini ifade eden Kolar “Aile içinde şiddet gören kadınlarımız ve çocuklarımız yani aile kurumu toplumların temelidir. Aile içinde yaşanan şiddetle temeli sarsılan toplumun sağlıklı ve güçlü bir şekilde ayakta durması mümkün olmayacaktır. Kadına yönelik ve aile içi şiddet suçtur ve bizler bir 8 Mart arifesinde daha bu suça tekrar dikkat çekmek istedik. Bizler MHP’li kadınlar olarak, kadına yönelik her türlü ayrımcılık ve aile içi şiddete karşı mücadelede, kadınlarımız ile ailelerin bilinçlendirilmesi çalışmalarında görev almaya devam edeceğiz” dedi.