HERKES DEMEÇ VERİYOR
İftarın ardından ülke ve Çerkezköy gündemine ilişkin değerlendirme yapan Pevrul Kavlak, Çerkezköy’ün kendisi için ayrı bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak “Son günlerde 1994 yılında yapmaya başladığımız Huzurevi ile ilgili herkes demeç veriyor. Ama, işin sahibi biziz işin aslını bizden öğrenmeniz gerekiyor. Bazı kişiler bizim huzurevini bedava aldığımızı söylüyor. Bu doğru değildir. Biz huzurevinin arsasının o dönem 25 bin TL’ye aldık ancak, daha sonra huzurevinin çalıştırılması noktasında çok ciddi sıkıntılar çektik. Huzurevi açtık ama 2’den fazla kalan olmadı. Biz de maalesef bu işi daha fazla götüremedik ve kapatmak zorunda kaldık. Daha sonra burayı Tekirdağ Valiliği’ne verme yönünde atılımlarda da bulunduk. Ama, valilik buranın çok ciddi bir masrafı olduğunu ve bunun altından kalkamayacaklarını söyledi. Huzurevini bir dönem kadın sığınma evine dönüştürmek istedik. Ama, bu sefer de çıkartılan bir yasa ile huzurevinin devlet tarafından alınamayacağına karar verildi. Biz de bu gelişmeler üzerine son olarak Mektebim Okulları ile görüştük” dedi.
10 YILLIĞINA KİRALAMA KARARI ALDIK
Masrafını karşılamak şartı ile 10 yıllığına huzurevini okula kiralama kararı aldıklarını ifade eden Kavlak, “Görüşmeler neticesinde 50 işçi çocuğunun hiçbir ücret almadan, 100 işçi çocuğunun ise, yüzde elli indirimli olarak okutulması şartı ile 10 yıl için Mektebim Okullarına kiralama kararı aldık. Zaten 100 öğrencimizin yüzde elli masrafının yarısını da sendika olarak biz karşılayacaktık. Ancak, okulun ruhsat almasında sorun çıktı. Ben de bunun üzerine Başkanımız Ali Ertem ile bir görüşme yaptım ve ona 4 bloktan oluşan huzurevinin 2 bloğunun öğrenci yurdu olarak kullanılmak üzere Çerkezköy Belediyesi’ne verebileceğimizi söyledim. Şuan biz de bekliyoruz” dedi.
BAŞKA PROJESİ OLAN VARSA KAPIMIZ AÇIK
Kavlak, 12-13 yıldır atıl halde bulunan binanın bir an önce kamu yararına kullanılması gerektiğini belirterek “Çerkezköy’de bir milli servet yatıyor. Binanın kullanılmamasından üzüntü duyuyorum. Sosyal yönden başka bir projesi olan varsa bizim kapımız açık. Elimizden geldiği kadar yardımcı olacağız. Burası benim için çok önemli. İnşallah bu sorunu bir an önce çözeriz de Türk Metal Sendikası olarak Çerkezköy’e kalıcı bir eser bırakırız. Şuan kullanılmayan 28 bin metrekarelik kapalı alana sahip huzurevinin bize yıllık maliyeti 350-400 bin TL’yi buluyor. Buranın bir an önce bir kurum tarafından kullanılması gerekiyor. Bunun için elimizden geleni yapacağız” ifadelerini kullandı.
BELEDİYE İLE ANLAŞMAMIZ SADECE BUDUR
Huzurevi’ni sendika olarak kendilerinin yaptırdığını ifade eden Pevrul Kavlak “Daha sonra orasının huzurevi olması için belediye ile bir protokol imzaladık. Eğer burası huzurevi olarak kalsaydı belediyenin 5 kontenjan hakkı olacaktı o kadar. Belediye ile anlaşmamız sadece budur. Biz ticaret yapan kurum değiliz. Eğer burası ile ilgili belediyeden veya başka bir kurumdan teklif gelseydi, o teklifi de değerlendirirdik ki şimdiye kadar da değerlendirdik. Ancak, şuana kadar bir çözüme ulaşamadık. Çünkü bina çok büyük ve içerisine en az 1,5-2 milyon lira para harcanması gerekiyordu. Bunu kimse göze alamadı” dedi.
DIŞARIDA YARGITAY SÜRECİNİ BEKLEYECEK
Kavlak Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası ile oturdukları toplu sözleşme masasında karlı kalktıklarını ifade eden Kavlak “Yapılan toplu sözleşme 115 bin metal işçisini ilgilendiriyordu. İyi bir süreç yaşadık. Çalışan arkadaşlarımızın çok ciddi katkısını gördük. İyi bir sözleşme sürecini geride bıraktık” açıklamasını yaptı. Ergenekon Davası kararlarını da değerlendiren Kavlak, sendika eski genel başkanı Mustafa Özbek’in müebbet hapis cezası aldığını anımsatarak “Davanın sonucunu bugün basından takip ettim. Mahkeme Özbek’e müebbet hapis cezası verdi. Ancak, Özbek’in sağlığı ile ilgili çok ciddi sıkıtılar var. Zannediyorum mahkeme heyeti onu dikkate alarak tutuklanmasını istemedi. Herhalde bir adli denetim ile dışarıda Yargıtay sürecini bekleyecek” dedi.
BİRÇOK SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ BERABERİNDE GETİRİR
Son dönemde Türkiye’de sendikal hareketlerin dibe vurduğunu ifade eden Başkan Pevrul Kavlak, “1980 yılına baktığınız zaman Türkiye’nin nüfusu 45 milyon iken, sendikalı işçi sayısı yaklaşık 3,5 milyon civarında. Ama bugün nüfusumuz artmasına rağmen sendikalı işçi sayısı 520 binlere sıkışmış durumda. Burada gerek sendikalı işçi sayısının az olması gerekse son dönemdeki özelleştirmelerde sendikaların çok fazla sesinin çıkmaması ve çalışan ile sendikalar arasında çok ciddi bir güven sorununun olması Türkiye’de sendikacılığı bu noktaya getirdi. Türk-İş bunu kırmak için kendi içersinde çok ciddi mücadele ediyor. Bu Türk-İş yönetimi 2,5 yılı birlikte götüremeyecek. Tahmin ediyorum ki bayramdan sonra yeniden bir yapılanma içerisine girecek. Bu da birçok sorunun çözümünü beraberinde getirir” dedi.
Haber / Faik Onur KAYA
