Türkiye nüfusunun 2.5 milyonu diyabet hastası

Tekirdağ Halk Sağlığı Müdürlüğü yetkilileri, 14 Kasım “Dünya Diyabet Günü” dolayısıyla yaptıkları yazılı açıklamada halk arasında Şeker Hastalığı olarak bilinen Diabe

Tekirdağ 11.11.2013 12:43:00 0
 Türkiye nüfusunun 2.5 milyonu diyabet hastası
2’YE KATLANACAĞI TAHMİN EDİLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon, dünyada 150 milyon diyabetli nüfus bulunduğunu, böyle giderse 2025 yılında bu rakamların 2’ye katlayacağının tahmin edildiğini belirten yetkililer “Avrupa’da körlük nedenleri arasında 1. sırada yer almaktadır. Koroner kalp hastalığından ölümlerin yüzde 75’inin, bacak ampütasyonlarının yüzde 50’sinin nedeni, böbrek hastalığının en önemli sebebi yine şeker hastalığıdır. Ancak şu gerçeği göz ardı etmemek gerekmektedir. Kontrol altında tutulan diyabet, ortalama yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır” dedi.
 
2 ÇEŞİT DİYABET VAR
Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki çeşit diyabet bulunduğunu ifade eden yetkililer “Tip 1’de pankreas harabiyetine bağlı olarak gelişen mutlak insulin eksikliği vardır, gerçek nedeni bilinmemektedir. Tip 1 diyabet, genetik yatkınlığı olan kişilerde genellikle viral enfeksiyonlar, stres veya travma gibi bir olay sonrasında tetiklenmektedir. Bu hastalarda günlük enjeksiyonlarla insülin eksikliğinin telafi edilmesi gereklidir. Tip 2 diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel hareketsizliğe bağlı olarak görülmekte olup tüm dünyada tanı konulan diyabet vakalarının yüzde 90'dan fazlasını tip 2 diyabet oluşturmaktadır. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen insulin direnci ve zamanla insulin salgısında azalma söz konusudur. Tip 2 diyabet genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar” dedi.
 
DİYABETİN TEDAVİSİ
Diyabetin tedavisi ile ilgili de bilgi veren yetkililer “Diyabet tedavisi; ilaç tedavisi, tıbbi beslenme tedavisi ve egzersizden oluşmaktadır. Tip 1 diyabet tedavisinde kullanılacak tek ilaç insülindir. Tedavi amacı, kan glukozunu normal düzeylerde tutmak, diyabete bağlı akut ve kronik komplikasyonların oluşumunu önlemek, varsa ilerlemesini durdurmak, normal büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır. Tip 2 diyabetlinin tedavisinde olumlu yönde uygulanacak yaşam tarzı değişikliğinin yerini tutacak hiçbir ilaç yoktur. Yaşam tarzı değişikliğinin iki bileşeni olan beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve yeterli fiziksel aktivite bu bireylerde uygulanacak ilk adımdır. Yeterli gelmediği durumlarda hekim kontrolünde oral anti diyabetik ilaçlar ya da insülin takviyesi yapılabilir” diye konuştu.
 
NASIL BESLENİLMELİ?
Nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda da açıklama yapan Tekirdağ Halk Sağlığı Müdürlüğü yetkilileri, “Kan şekerini oluşturan asıl kaynak besinler olduğuna göre diyet, diyabet tedavisinin temelidir. Karbonhidratlar kan şekeri düzeylerini etkileyen temel besin öğesidir. Öğünlerden sonra, öğünde alınan karbonhidrat miktarına paralel olarak kan şekeri yükselmeye başlar. Protein ve yağların kan şekerinin yükselmesinde göz ardı edilecek kadar az payı vardır. Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı besinlerden (özellikle tahıl grubundan) alınmaktadır. Karbonhidrat ihtiyacı mümkün oldukça glisemik indeksi düşük (kan şekerini yavaş yükselten) yiyeceklerden karşılanmalıdır” dedi. “Diyabetik ya da Diyet Ürünler Tüketilebilir Mi?” konusunda açıklama yapan yetkililer “Üzerinde diyet ibaresi bulunan her besin diyabetliler için uygun olmayabilir. Diyet ürünlerin özelliği en az %25 oranında daha düşük enerji içermeleridir. Ancak herhangi bir besinin düşük enerjili olması hiç şeker içermediği anlamına gelmemektedir. Bu tür besinlerin içinde glikoz veya sofra şekeri olabileceği için ambalajdaki içindekiler bölümü dikkatlice okunmalıdır. Öte yandan üzerinde diyabetik yazan besinlerde ilave olarak glikoz veya sofra şekeri bulunmaz. Yapay tatlandırıcı içerirler. Etiketinde şekersiz yazısı bulunan besinlere dışarıdan şeker katılmadığı, ancak kan şekerini artırıcı etkilerinin söz konusu olduğu bilinmelidir. Dolayısıyla diyabetli bireyler belirli yiyeceklerden kısarak bu ürünleri tercih edebilirler. Hiçbir tatlandırıcı ve katkı maddesi toksik değildir, toksik olan dozudur. Günümüzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan sükraloz ve aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma yapılmış, yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüş, Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmıştır” diye konuştu.
 
Haber / Sevim BOZKURT

0282 726 91 91
0282 747 65 10