Hayati İnanç, Kapaklı'da kitapseverler ile buluştu

Söyleşi'de ilk olarak kısaca kendisinden bahseden sevilen yazar Hayati İnanç, "Ben Hayati İnanç. Hayati İnanç meseleleri anlatıyorum gidip geldiğim yerlerde. 1961 doğumluyum. Avukatım. 2 çocuğum 3 tane de torunum var. Artık avukatlık yapmıyorum ben sadece edebiyat ve kültür sohbetleri ile ömür tüketiyorum. Kendimin tanıtımı bundan ibaret. Hiç beklemediğim ilgiyle, sıcaklıkla ve heyecanla karşılaştım burada. Ben ustalarımızın şairlerimizin sözleri üzerinde sohbet ederim bildiğiniz gibi. Buradan gidince İstanbul Pendik'te akşam yine programım olacak. Diyanet televizyonunda her salı akşamı saat 21.30 da bir buçuk saatlik bir canlı programımız vardı. Yarında kısmetse Almanya'da olacağız. Ben asıl her nerede can kulağını açan biri varsa bizim ona söyleyecek iki çift lafımız var. Ama dinliyor mu insanlar yoksa resim mi çekiyor bilmiyorum. İkisi aynı anda olabilir mi onu da bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

 'NEREDEN GELDİĞİNİ VE NEREYE GİDECEĞİNİ BİLMEKTİR'

İnanç, "Ömrü boyunca bir saat nereden geldim nereye gidiyorum diye kendine sormaya fırsatı olmadan dünyadan ayrılan çok insan var. Yani herkes ölür de herkes yaşamaz. Yaşamak niye geldiğini nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmektir. Yoksa doğmak ve ölmeyi inekte yapıyor. Üremek, acıkınca yemek, yorulunca dinlenmek bu işleri inekte biliyor insanın bir farkı olmalı. O fark nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmektir. 6 sene önce ani bir kalp krizi ile gözümü hastanede açtım. Zor yetiştirmişler beni az kalmış gidiyormuşum. Son 10 dakikaymış yani. Stent takmışlar stent dediğimiz şey yüzük. Gördünüz mü resmini bilmem yüzüğe benziyor nişan yüzüğü gibi. Hayırlısıyla nişanlandık düğüne de bekleriz. Gözlerimi açtım yoğun bakım odasındaydım kendime henüz gelememiştim yarı baygındım karşımda da doktor. Ne arıyorsunuz burada? dedim. 'Taktığımız yüzüğe bakmaya geldik.' dedi. Nasıl peki dedim. 'Oturmuş yerine iyi.' dedi. Akıbeti nedir, bu hikaye nerede biter diye sorduğumda ise bana 'Hiç merak etme ölene kadar yaşarsın.' diye söyledi."  diyerek dinleyicileri güldürdü.

'ECEL GELMEDEN ÖLMEZSİNİZ'

Ecel gelmeden ölünmeyeceğini, herkesin vakti gelince öleceğini söyleyen İnanç, "Arap bir şairin dediği gibi; Hiçbir şeye kafayı takmayın hiçbir tehlikeden de korkmayın. Savaş oldu bilmem ne oldu adamın elinde de silah vardı falan boş verin bunları çünkü ecel gelmeden ölmezsiniz. O adamın elinde silah vardı diye ölmezsiniz ecel geldiği için ölürsünüz yani işiniz Allah ile insanlarla değil. Ne ölümünüz ne diriniz insanların elinde değil onlarda zavallı onlarda ölümlü. Endişe etmeyin yani takmayın kafanıza. " diye konuştu.

"KİTAPLARIN DEĞERİNİ TALEBEDEN ANLAYIN"

İnanç, "İki karşıya karşı boynunuz bükük olacak biri doktor biri muallim. Herkese karşı dik durun ama doktor ile muallime boynunuzu bükün. Doktorun elinde neşter var muallim ise sizi yanlış yola koyarsa yandınız. Bende doktorumun bana 6 yıl önce kalbime stent taktığında söylediği, 'Vasiyetini yaz çünkü vasiyetini yazmayanlar öteki dünyada konuşamazlarmış. Sende konuşmadan duramazsın." sözü üzerine bende vasiyetimi yazdım ve teknolojiden istifade ettim. İnternete yazdım. Vasiyet ettiğim kitaplar başlığı altında web sayfamda iki kitap var. O iki kitapta şuanda beni dinleyenlere vasiyetimdir. Mahşerde karşılaştığımızda vasiyetimi hatırlatırım. Çünkü sonra, 'Hayati bey Kapaklı'ya geldin de işe yarar bir laf mı ettin? Hava yaptın gittin, senden davacıyız.' derseniz ben orada kendimi nasıl kurtaracağım. Ben canımın derdindeyim. Vasiyetim web sayfamda son derece kritik temel iki kitaptır. Bunların ikisini de yazan Fatih Sultan Mehmet merhumun iki ayrı hocasıdır. Kitapların değerini talebeden anlayın." dedi.

"BEN O ÜNİVERSİTEDEN MEZUN OLDUM"

Fatih Sultan Mehmet ile bir noktada eşit olduğunu bir nokta da ise kendisinin geçtiğini söyleyen İnanç, "Ben öteki dünyada Fatih Sultan Mehmet ile karşılaştığım zaman diyeceğim ki, "Sultanım gücenme ama seninle bir noktada eşit bulunuyoruz bir noktada da sizi geçtim." Sorarsa derim ki sizin mezun olduğunuz kitaplardan ben de mezun oldum. Geçtiğim nokta ise şu, siz 1453 yılında İstanbul'u fethettikten hemen sonra İstanbul Üniversitesini kurudunuz sonra da ders başlarken hocalardan rica ettiniz dediniz ki 'bana oda ayırın ara sıra gelip kitap okuyayım' diye. Meraklı 21 yaşında. Hocadan aldığı cevap ise şu, 'Sultanım hatır için olmaz imtihana girersiniz kazanırsanız ne ala.' diye.  Ömrü bitti ama ben o üniversiteden mezun oldum kusura bakma sultanım biz girdik sen giremedin." diyerek kitapseverleri gülümsetti.

'ANNELİK YAPIYOR DİYECEKSİNİZ'

40 yıldır evliyim. 40'ncı evlilik yıl dönümü pahalıya mal oluyor adama. Geçen gün dedim ki eşime, '3 torundan sonra ümit ediyorum cennete gideceğiz. Bakıyorum manzaraya 40 yıldır bana sabrediyorsun bende sana şükrediyorum. Kitapta yazıyor ki sabredenlerle şükredenler cennete gider. Ümitliyim.' diye. İltifata bakın ancak bu iltifatın arkası boş değil. 40 senedir kahrımı çeken o insan ilkokul mezunudur. İyi gördüğünüz her hareketim, yazılıyorsa deftere herhangi bir sevabım en az yüzde 70'i  ona aittir. Haftada 4 bazen 8 saat evde kalıyorum ben buna itiraz etmiyor eşim. Herkese nasip olmaz. 60 a merdiven dayadım 20 yaşıma kadar annemi gördüm 20 yaşından sonra eşimi. 40 seneden beri çektiği zahmete bir gün ara verse belki de bugün karşınıza çıkamazdım. Bizim hanım çalışmıyor diyorsunuz ama öyle değil. 8 saat mesai yapıyorsunuz diye siz çalışıyorsunuz da 24 saat aralıksız ömür boyu çalışan çalışmıyor. Neden? Annelik yapıyor diyeceksiniz ve ekleyeceksiniz; öyle bir iş yapıyor ki dünyada ondan zor bir iş yok. Yerine kimseyi koyamazsınız. Cennet annelerin ayağı altında kadınların değil. Erkeklerin değil babaların değil cennet sadece annelerin ayağı altında." ifadelerini kullandı.  

Haber / Ogün DÜRÜMLÜ