Öztrak: Yoğun bakım doluluk oranımız nasıl düşüyor

CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası açıklama yapan Öztrak, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan koronavirüs vaka sayılarında çelişkiler olduğunu savundu. Öztrak, Eylül ayının i

22.09.2020 18:57:00 0
Öztrak: Yoğun bakım doluluk oranımız nasıl düşüyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak,dün İzmir’den canlı bağlantıyla MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi.

 

 YURTTAŞLARIMIZA VE ÖTRGÜTÜMÜZE TEŞEKKÜR EDERİM

 

Öztrak “Hastalığın ilk anından itibaren iyi dileklerini paylaşan tüm siyasi parti liderlerine, temsilcilerine; sözcülerine, milletvekillerimize, cumhurbaşkanlığı kabinesi üyelerine, nezaketleri için çok teşekkür ederim. Hastalığımda iyi dilekleriyle bana destek ve moral veren çok sayıda yurttaşımız oldu. Başta Genel Başkanımız olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün yakın desteğini hep arkamda buldum. Hem yurttaşlarımıza hem de parti örgütümüze çok büyük teşekkür borçluyum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Ben yüce Allah’tan tüm hastalarımıza şifa, hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza ise güç kuvvet diliyorum” dedi.

 

TOPYEKÜN MÜCADELE ŞART

 

Bu salgınla topyekün mücadelenin şart olduğunu kaydeden Öztrak “ Bu salgınla topyekûn mücadele şart... Mücadelede hem devlete hem de yurttaşlarımıza büyük görevler düşüyor. Salgın ülkemizde ve dünyada yeniden hız kazandı. Sonbahar ve kış aylarında çok daha kötü tablolarla karşılaşmamak için tedbirleri şimdiden artırmak gerekiyor. Milletimiz önlemleri sıkılaştırırken, devlet de tüm imkânlarıyla milletimizin yanında olmalı. Elde bir eylem planı olmalı. Bunu tüm sorumlular ve halk şeffaf bir biçimde izleyebilmeli. Veriler bu kapsam ve yoğunlukta herkese açık olmalı. Herkes hata veya doğruların ülkeyi nereye götüreceğini bilmeli. Kimlerin hata yaptığını, kimlerin yapmadığını görmeli. Hasta sayılarından, yatak doluluk oranlarına, okulların nasıl açılacağından, eğitimin nasıl devam edeceğine kadar her konuda milletimizin kafasında oluşan sorular, şüpheler mutlaka giderilmelidir. Bir nesli kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Sayın Genel Başkanımız geçtiğimiz günlerde iyi niyetli bir çağrı yaptı. “Bir neslin kaybedilmemesi için” atılması gereken adımları sıraladı. Ar etmeyin. Söylenenlerin gereğini yapın. Bugün anaokulları ve birinci sınıflar için okul zili çalıyor. Her şeye rağmen tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize; sağlıkla, başarıyla dolu yeni bir eğitim öğretim yılı diliyoruz” dedi.

 

“SALGIN YÖNETİMİNDE GÜVEN ZAAFI ARTIYOR”

 

Öztrak “ Salgının yönetiminde bir güven zaafı olduğu, bunun da giderek arttığı çok açık. Bu güveni yeniden kazanmanın yolu, şeffaflıktan ve doğruları paylaşmaktan geçiyor. Salgınla ilgili açıklanan verilerin bir kısmı artık açıklanmazken, verilerde matematikle açıklamakta güçlük çektiğimiz bazı hususlar da dikkati çekiyor. Yoğun bakım ve entübe hastaların sayıları nedense artık açıklanmıyor. Eylül’ün ilk günlerinde Sayın Bakan, “yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 68” demişti. O günlerde ağır hasta sayımız ise bin 076 idi. Bugün ağır hasta sayımız bin 456. Ve Sağlık Bakanı “doluluk oranımız yüzde 66” diyor. Çok kısa sürede ağır hasta sayısı yüzde 35 artarken, yoğun bakım doluluk oranımız nasıl düşüyor? Yine bu yüzde 66 doluluk oranı, sadece yetişkin yoğun bakım yatak sayılarını mı kapsıyor? Yoksa yeni doğan yoğun bakım yatak sayıları da bu hesaba dâhil mi? Türkiye’de yoğun bakım yatak sayılarının yaklaşık üçte biri yeni doğan bebekler için. Salgınla mücadelede, yeni doğan yoğun bakım odaları kullanılamayacağına göre, mevcut doluluk oranlarıyla kış aylarında ne yapacağız? Bu ve buna benzer soruların açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Tavsiyemiz yeni bir veri akış stratejisi oluşturulmasıdır. Bu verilerin bilimsel çalışmalara ve kamuoyu denetimine açık olmasıdır.Salgınla mücadelede ciddiyeti artırmamız gerektiği çok açık. Ama bakıyoruz, ülkeyi yöneten saray koalisyonu bu ciddiyetten çok uzak. Saray koalisyonun başı, salgın nedeniyle sadece halkı suçlarken, Sarayın bekçisi de almış eline ipi, “asalım da asalım” diye, Türk Tabipleri Birliği’ni linç etmeye uğraşıyor. Tüm dünya salgınla mücadele ediyor. Bunlar ise salgınla mücadele eden doktorlarımızla mücadele ediyor. Bu nasıl bir akıldır? Bu nasıl bir mantıktır?Oysa salgınla mücadelenin ön saflarında çarpışan doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın morale ihtiyacı var. Biz salgının hemen başında, “tüm sağlık çalışanlarımız için moral ikramiyesi verilsin” dedik. Hükümet ikramiye vermedi. Çalışanlar arasında ayrımcılık yapan bir “ek ödeme” verdi. Sağlık çalışanları arasındaki bu ayrımcılık şimdi iş huzurunu bozuyor. Unutulmasın sağlık işi bir ekip işidir. Ekibin huzuru bozulursa, bizim de sağlığımız bozulur. Bakanlık, sağlık çalışanlarımızın seslerine kulak vermelidir. Çalışanlar arasında yapılan ayrımcılık ve adaletsizlikler bir an evvel giderilmelidir” dedi.

YETKİ ÇOK, SORUMLULUK YOK

Öztrak “Kendini her türlü kusurdan münezzeh ve sorumsuz gören bir kadro tarafından yönetiliyoruz. Ülkede salgın pik yapar, suçlu halk olur. Hastaneler dolar, doktorlar suçlu olur. Enflasyon patlar, suçlu faiz olur. Avro 9 liraya, Dolar 7 lira 60 kuruşun üstüne çıkar, bu seferde dış güçler suçlu olur. Eğitim batar, öğrencilerimiz suçlu olur. Madencilerimiz ölür, işin fıtratı suçlu olur. Devletin kozmik odasını açtıkları ortakları, yol arkadaşları darbeye yeltenir, CHP suçlu olur. Yunanistan Ege adalarını silahlandırır, Lozan suçlu olur. Okullar açılacak mı açılmayacak mı derken, sorumluluk velilerin olur. Ama ülkeyi 18 yıldır yönetenlerin hiçbir konuda ne suçu ne de sorumluluğu yoktur. Ne güzel ülke yönetmek… Yetkileri çok ama hiç sorumlulukları yok. Şu salgın döneminde bile yurttaşlarına bedava beş maske gönderemeyip, IBAN numarası gönderen dünyada tek hükümet olarak tarihe geçtiler. Bildikleri tek şey var: O da milletten para toplamak. Kendilerinden önceki 57 hükümet, 79 yılda, 714 milyar dolar kullandı. Bu 714 milyar dolarla bir ülke inşa ettiler. Şeker fabrikalarını, Petkim’leri, Tüpraş’ları, Telekom’ları kurdular. Barajlar, köprüler, demiryolları, otoyollar yaptılar. Osmanlı’nın dış borçlarını ödediler. İkinci Dünya Savaşı’na göğüs gerdiler. Kore Savaşı’nı ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yaptılar. Bunlar ise 18 yıllık iktidarlarında; 2 trilyon 433 milyar dolar kaynak kullandılar. Yani 79 yılda kullanılan kaynağın neredeyse 3,5 katını 18 yılda kullandılar. 18 yılda atadan, dededen kalan ne varsa satıp savdılar. Kalan son gümüşleri de Fon’a devredip, kayınpeder, damat beraberce üstüne çöktüler. Bunlar yetmezmiş gibi “beşli müteahhit çetesine” ülkemizin geleceğini ipotek ettiler. Millete salgın günü veremedikleri desteği, bu beşli çeteye tıkır tıkır verdiler. Geçilmeyen köprüler, yatılmayan hastaneler için çocuklarımız, torunlarımız on milyarlarca dolarlık yükün altına sokuldu. Ülkemizin sadece geçmişini yemediler, geleceğini de ipotek ettiler” diye konuştu.  

 

BORÇ DURUMUMUZ, 2001 KRİZİNDEN DE KÖTÜ

 

Bunlar iktidara geldiğinde; ülkemizin her 100 dolarlık geliri karşılığında, 7 dolar kısa vadeli dış borç vardı. Şimdi; her 100 dolarlık gelire karşılık, 17 dolarlık kısa vadeli dış borcumuz var. Borçlulukta durumumuz 2001 krizinden bile daha kötü.Yıllarca uyardık. “Borç alan emir alır” dedik ama bir türlü dinletemedik. Bugün ABD Başkanı Trump haddini aşıp, bu ülkenin cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan’a, “aptal olma” diye hakaret edebiliyorsa, Erdoğan, “Bu can bu tende durduğu müddetçe papazı göndermem” dedikten sonra aynı rahibi, 24 saatte Oval Ofis’e teslim ediyorsa, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bozuk bir Türkçeyle tweet atıp, “artık mesajı aldılar” diyerek, istihzalı ergen tavırlar sergileyebiliyorsa, sebepleri işte bunlarda aranmalıdır.

 

ÜÇ YILLIK ORTALAMA BÜYÜME “SIFIR”

 

Öztrak “ Maalesef ülkemiz ve ekonomimiz, rüzgârın önündeki bir yaprak gibi oradan oraya savruluyor. İçsel dayanıklılığı hızla tahrip oluyor. Ucube rejim ülkemizin en önemli kırılganlığı haline geldi. Dünden bugüne milletimiz gün yüzü görmedi. Ucube rejim iş başı yaptığından bu yana iş, güç sahibi 2 milyon 744 bin yurttaşımız işini kaybetti. İşsizlerimizin sayısı 11 milyona dayandı. Bizim de üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 2,9 daralacağını tahmin etti. Hem kayınpeder, hem de sosyete damat buna sevindi. OECD’nin bu tahminini de koyunca, son üç yılın ortalama büyüme hızı aslında kaç yapar? Sıfır yapar. Yani bu ucube rejim iş başı yaptığından bu yana, ekonomimiz büyümeyi unutmuş. Dolar cinsinden milli gelirimiz ise 116 milyar dolar eriyip gitmiş. Bunlar bizim değil, OECD’nin ve TÜİK’in rakamları. Bunlara bakan yok sadece bu yılın tahminine bakıyorlar.  Böyle üç yıllık bir dönemde bakınca, OECD içinde çok gerilere düşüyoruz” dedi.

 

Haber/Şaban KARDEŞ

 

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10