İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir

Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu(TÜBAKKOM) tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolasıyla Çerkezköy Adliyesi önünde basın açıklaması yapı

Çerkezköy 25.11.2021 15:52:00 0
İstanbul Sözleşmesi

Bugün saat 12.00’de Çerkezköy Adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına destek veren Tekirdağ Barosu Başkan Yardımcısı Egemen Gürcün, “Bildiğiniz gibi İstanbul Sözleşmesi hukukçuların kabul edemeyeceği şekilde sözleşmeden çıkış durumu oldu. Biz bu sözleşmeden çıkılmasını kadına karşı şiddetle mücadelede önemli bir eksiklik olacağını kadına karşı şiddetin tırmanmasına vesile olacağını düşünüyoruz. Kazanımların kolay elde edilmediği günümüzde bu kazanımların sona erdirilmesinde bir kilometre taşı olarak görüyoruz ve derhal bundan vazgeçilmesini ve tüm Türkiye’deki barolar olarak talep ediyoruz. Devletimizden buna yönelik olarak alınan bir mahkeme kararı var ancak yargısal süreç devam ediyor. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin eğer kadına değer veriyorsa eğer çocuğa değer veriyorsa dezavantajlı konumdaki insanların toplum içinde ayrışmasına ve ayrımcılığına maruz kalmasını istemiyorsa bu sözleşmeye yeniden üye olmak ve imzalamak durumunda olduğumuzu açıklamak istiyoruz” dedi.

 

KADINLAR DAHA FAZLA ŞİDDETE AÇIK HALE GETİRİLİYOR

 

Hazırlanan basın açıklamasını okuyan Tekirdağ Barosu adına Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Aycan Bülbül,” 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar, dünyanın her yerinde; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi şiddete, toplumsal şiddete dikkat çekerek, mücadele ve dayanışma ruhuyla kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için etkin, sürdürülebilir mücadele için toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları görevlerini yapmaya yasaları uygulamaya çağırmaktadır. Ülkemizde kadınların hukuki kazanımlarına karşı yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişeyle gözlemlemekteyiz. İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı bir şekilde çekinilmesi, Türk Medeni Kanunuyla ve 6284 sayılı Yasa ve Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerinin yapılacağının kamuoyunda sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, toplumsal cinsiyet derslerinin müfredatlardan çıkartılması, kadını özgür birey olarak görmeyip, sadece aile içinde bir birey olarak sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar v.b gibi nedenlerle kadınlar daha fazla şiddete açık hale getirilmektedir” dedi.

 

 

KARARLI YÜRÜTÜLMESİ GEREKİYOR

 

Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesinde yasal mevzuatın önemini bildiklerini kaydeden Bülbül, “ Ancak bunun yanında mevcut yasal düzenlemelerin ve uluslararası mevzuatın eksiklik ve tutarlılıkla uygulanmasının daha da önemli olduğunun farkındayız. Maalesef ülkemizdeki yasal düzenlemeler uygulamalara yansımamakta; Siyasilerin, Üniversitelerin, Diyanet İşleri Başkanlığının, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının kadına yönelik açıklamalarının kadınların yasalarla elde ettiği kazanımların uygulanabilirliği ortadan kaldırmaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi devletin kadınları korumaya yönelik önlemleri ve şiddete yönelik politikalarıyla birebir ilgilidir. Erkek şiddeti, kadın cinayetleri, kadının korunması temel bir politika olarak ele alınmalıdır. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması ve şiddete uğrayan kadınların korunması devletin sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanında ,toplumsal zihniyetin değiştirilmesi  de çok önem arz etmektedir Bu bağlamda, devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi yanında ,bu mücadelenin toplumsal düzeyde genele yayılarak etkin ve kararlı yürütülmesi gerekmektedir. Ancak günümüzde   ülkemizde zihniyet dönüşümüne yol açacak politikalar oluşturmadığı gibi tam tersi kadınların insan haklarını koruma altına alan kanunları ve uluslararası sözleşmeleri kaldırmaya yönelik çalışmalara destek olunmasının   ve İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı olarak çekinilmesinin  kadına yönelik şiddette kadınları korumasız bıraktığını  ve kadınların yaşam hakkının ihlaline yol açtığını görmekteyiz” dedi.

 

TALEPKAR OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

 

Bülbül, “ Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması, Aile Hukuku ve kadına karşı şiddet alanlarında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamalarının kabul edilmemesi, nafaka konusunda yasal bir değişiklik yapılmaması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir.

TÜBAKKOM ve Kadın Hukuku Komisyonları- merkezleri olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, her gün olduğu gibi, kadınların Cumhuriyetimizle, Anayasa’mız, yasalarımız ve Uluslararası sözleşmelerle elde ettiği kazanımları ihlal edecek veya ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması için talepkâr olmaya devam edeceğimizi, yasaların eksiksiz olarak uygulanması konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarını takip edeceğimizi, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi dayanışma ruhuyla sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz” dedi.

 

Haber/Faik Onur KAYA


0282 726 91 91
0282 747 65 10