Seyyid Sinan BOZTEPE


Acının adresi; Sivas Madımak Oteli, tarih; 2 Temmuz 1993…

Ülkemizi mezhepsel ayrımcılığa itmek, halkımızı karşı karşıya getirmek amacıyla yıllardır oynanan oyunların bir başka versiyonunu da ne yazık ki bundan 20 sene önce Sivas’ta yaşamış olduk.


 Sivas Madımak Oteli katliamı; 1978’li yıllarda Maraş, Çorum, Malatya ve Sivas’ta oynanan bir oyunun, hazırlamış bir tezgâhın benzeriydi. Madımak oteli içerisinde yakılarak hayatını kaybeden 35 canımızın acısını tüm ulus olarak hepimiz yüreğimizde yaşamaktayız. Çünkü ortada bir insanlık ayıbı var. Bahanesi her ne olursa olsun, hiç kimse işkenceye maruz kalmayı, vahşice öldürülmeyi, hele de yakılarak katledilmeyi asla hak etmez.

Alevilere yönelik uygulanan bu katliamın üzerinden daha 2 gün geçmişti ki, bu defa Sünni inanca mensup vatandaşlarımızın yaşadığı Erzincan  – Başbağlar köyünde “Sivas’ın öcü alınacak” naralarıyla bir köy baskını yaşandı. 33 canımız katledildi. Bir köy, yakılarak haritadan silindi.

Ne Başbağlar’ı kurşuna dizenler Aleviydi, ne de Sivas’ı ateşe verenler Sünniydi!
Çünkü gerçek inanç sahibi kendi inancı için asla cana kıymayacağını iyi bilir. Ve bilirki; “İnananlar birbirlerinin kardeşleridir.” Peki, bu olayları çıkaranlar, halkı galeyana getirenler, asıl elebaşları kimdi? Maraş’ı, Çorum’u, Malatya’yı 12 Eylül öncesi ateşe veren her kim ise, işte 1993’te de Sivas ve Başbağlar’ı ateşe verende odur. Amaç, toplumu kargaşa ortamına sürükleyip nemalanmaktır. Dökülecek kanlar ile beslenmektir.

KARA TEMMUZ olarak isimlendirdiğimiz bu dönem, Alevi ve Sünni inancına mensup halkımızı karşı karşıya getirmek, nefret tohumu ekmek, çatışma ortamı yaratmak için tezgâhlanmıştır. Lakin bu vahim olaylar ile halkımız oyuna getirilemedi. Ellerini ovuşturanların oyunları bu defa tutmadı, kardeş kardeşe düşman olmadı ve karşı karşıya gelmedi. Sivas’ta yananların acısı ne kadar yüreğimizde derin ise, Başbağlar’da kurşunlanan köylülerin acısı da bir o kadar derindi.

Aynı dinin mensubu olan bu iki kardeş inancın, derin ve kirli güçler tarafından katledilmesinin yıl dönümünde, gerçekleşen bu üzücü olayların kirli faillerini lanetle kınıyor, her zaman olduğu gibi halkımızı sağduyulu olmaya, birlik ve beraberlimizi muhafaza etmeye davet ediyorum. Bizlerin birliği ve beraberliği şer odaklarının oyunlarını her zaman bozacaktır.

Alevisi ve Sünnisi, Türkü ve Kürdü ve bu aziz vatan toprakları üzerinde yaşayan her inancı ve her ırkı Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin buyurduğu gibi; “Birliğe, İriliğe ve Diriliğe” çağırıyorum. Bu kutsal çağrının, katliamlarda hayatını kaybeden dostlarımızın da ortak arzuları olduğunu hissetmekteyim.

Ve şunu tüm samimiyetim ile haykırıyorum; “Sivas’ta, Başbağlar’da bizim ortak acımızdır.” Bu iki acıyı birbirinden ayırmadan kucaklayan herkes kardeşimizdir. Bu vahim olaylar üzerinden siyaset ve provakasyon yapanların ise meclisimizde yeri yoktur ve bizden değildir. Zaman,  bu olayların bir daha yaşanmaması için kardeşçe kenetlenme zamanıdır.
Bu vesileyle, yüce Allah (c.c)’den Sivas ve Başbağlar’da hayatını kaybedenlere gani gani rahmet, yakınlarına ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum. 
0282 726 91 91
0282 747 65 10