Örneğin, Kurtuluş Savaşımızda, ihanet içinde olanlar ile Milli Mücadeleye duyarsız kalanların oranı, başlangıçta çoğunluğa sahip olması doğru olduklarını gösterir mi? Buna karşın Milli Mücadele uğruna hayatlarını adayan şehit ve gazilerimizin azınlıkta kalması, onların kahramanlık destanlarına gölge düşürebilir mi?
Milli Mücadelemizin büyük önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün tüm dünyayı hayran bırakan asker ve devlet adamlığına, ufkun ötesini görebilen liderliğine, evrensel değerlerle bütünleşen devrimlerine ve eserlerine çoğunluğun iradesi gölge düşürebilir mi?
Doğruluk ve insan sevgisini esas alan kutsal dinimizin en büyük düşmanı hiç şüphe yok ki dinimizi mal, mülk ve güce ulaşmanın aracı olarak kullanan anlayışlardır. Bunun adı yobazlıktır. Bunun adı irticadır. Bu nedenle yobazlık ve irtica tarihin her döneminde kutsal dinimizin en büyük düşmanı olmuştur.
31 Mart olayı olarak tarihe geçen ve 1909 yılındaki gerici ayaklanmanın merkezi olması nedeniyle Topçu Kışlası, tarihte yobazlığın ve vahşetin simgesi olarak hatırlanır. İngiltere’nin finanse ettiği bu gerici ayaklanmada, çok sayıda subayımızın hunharca katledilmesi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Bu nedenle demokrasilerde hiçbir gücün, hiçbir çoğunluğun Topçu Kışlası’nın, yobazlığın ve vahşetin simgesi olduğu gerçeğini değiştirmesi mümkün mü?
Demokrasilerde çoğunluğun düşüncelerini mutlak doğru anlayışı ile;
Hayata geçirmek,
Yaşam alanlarına müdahale etmek, demokrasinin içine sindiremediği anlayışlardır.
Unutmayalım ki Demokrasi, çoğunlukla azınlığı evrensel değer ve doğrularda birleştirebilecek kadar erdem ve ahlaka sahip anlayışların sistemidir. Çoğunluğun arkasına yanlışların saklanamayacağı kadarda şeffaftır.
Himmet ÇAKILCI
Emekli Milli Eğitim Şube Müdürü