Aziz dostlarım;
Sonucu söylemeden bu ayda ne oldu onu söyleyeyim, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) torunu ve ciğerparesi, Hz. İmam Hüseyin (as) muharrem ayının onuncu günü Yezid ve otuz bin kişilik ordusu tarafından Irak’ın Kerbela şehrinde bundan 1374 sene evvel katledildi. (Allah (cc) Peygamber evlatlarının katillerine lahnet eylesin.)
Şimdi gelelim halkımızın verdiği cevaplara, kısaca özetlersek; kimisi bu ayda Peygamberimiz şehit edildi dedi, kimisi Hz. Hüseyin şehit edildi aleviler matem ediyor dedi, kimisi Yezid kötü işleri bu ayda yapmış dedi, kimisi biz müslümanların matem ayıdır dedi, kimisi bu ayda ne olmuş ben bilmem dedi, kimisi hicri yılbaşıdır dedi, kimisi bu soruyu duyunca sen alevi misin dedi. Yani her kafadan bir ses geldi.
Ama genel itibariyle bu ayda aşure çorbası yapılır diyenler ankete damgasını vurdu. Yani muharrem denilince herkesin aklına “çorba” geliyordu!!!
Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum; aşure çorbasının Hz. Nuh peygamber tufanından sonra yaşlı bir kadın tarafından şükür amaçlı yapıldığı ve o günden bu yana geleneksel olarak yapıla geldiği anlatılmaktadır. Ama bu rivayetle alakalı ne sünni ne de alevi kaynaklarında delil yoktur! Zaten İslam ülkelerinin biz hariç diğerlerinin hiçbirinde aşure çorbası diye bir gelenekte yoktur.
Arapçada onuncu gün manasına gelen “aşura” gününde katledilen kerbela şehitlerini ki bu şehitler kendi kişisel ihtiras ve hevesleri uğruna Yezide baş kaldırmadılar! Devrin firavunu olan Muaviye oğlu Yezide karşı başkaldırının amacı Allah’ın emrettiği dini savunmak ve tevhit inancına zarar gelmesine mani olmaktı! Aşura günü verilen Ehl-i Beyt’in 73 şehidi, kanları ile İslam dinini müdafaa etmiş, şarapçı ve zinakar Yezidin heveslerini çürütmüşlerdir. Bu sayede İslam dini bize ve bizden sonra kıyamete kadar devam edecektir…
Eğer Hz. İmam Hüseyin (as) Yezid gibi birine İslam dini halifeliğini elleri ile bıraksaydı ve kendisi de yezide biat etseydi şehit olmazdı, kerbela yaşanmazdı, yani evinde oturup çorbasını içseydi kendisiyle beraber ailesi de şehit olmazdı. Eğer İmamımız “imanını” yezide teslim etseydi İslam dini yaşamazdı, çünkü yezidin din ve iman ile işi yoktu ve cahiliye devri inançlarına geri dönüş yapmıştı!
Allah’a karşı büyük bir teslimiyetin yaşandığı ve kanın kılıca karşı zafer kazandığı, “Allah-u Ekber” nidasının küfrün yüzüne tokat gibi çarpıldığı muharrem ayında kerbela meselesini çorbalaştırmanın bir alemi yok diye düşünüyorum.
Dostlarım, yine aşure çorbalarımızı yapalım, Osmanlıdan bu yana devam eden geleneğimizi devam ettirelim ama ne olur muharrem denilince aklınıza İslamın kerbela şehitleri gelsin. Ki onlar sayesinde Din muhafaza ve müdafaa edilmiştir! Muharrem ayı denilince aklımıza Ehl-i Beyt’ten ziyade çorba geliyorsa bir durup düşünelim!!! Din nerede biz nerdeyiz?
