Seyyid Sinan BOZTEPE


DERGÂHI KİM KURŞUNLAYACAK?

Bu başlığı okuyunca biraz şaşıracaksınız, hatta kurşun filan deyince “ne oluyor Dede silahlı çete mi kurdu” diye içinizden geçiriyorsunuzdur. Aman efendiler, ne çetesi, Allah’ım bu tür çirkinlikleri bizden ve sizden uzak eylesin. Kurşun dediysek silahtan çıkan kurşun demedik, evet, bir yer var kurşunlanacak, ama bu kurşun can almayacak can verecek bir türden olacak.


Bu başlığı okuyunca biraz şaşıracaksınız, hatta kurşun filan deyince “ne oluyor Dede silahlı çete mi kurdu” diye içinizden geçiriyorsunuzdur. Aman efendiler, ne çetesi, Allah’ım bu tür çirkinlikleri bizden ve sizden uzak eylesin. Kurşun dediysek silahtan çıkan kurşun demedik, evet, bir yer var kurşunlanacak, ama bu kurşun can almayacak can verecek bir türden olacak.
 
Malumunuz üzeredir ki, Çerkezköy’de bir Dergâh inşaatımız var. Allah’ın yardımı, dostların duyarlılığı ile inşaatın kabasını bitirdik. Tabi bitirdik ama birde gelin bana sorun hele nasıl bitirdik! Bu cümleyi kurunca aklıma bir türkü sözü geldi; “Düçari der yar elinden çektiğimi Mevla bilir…” inşaatın yapımında çektiğim sıkıntı, üzüntü, çaresizlik, kimsesizlik gibi meseleleri bir ben, bir yakın dostlarım, bir de beni yaratan Mevlam bilir.
 
Ama şükürler olsun ki onca sıkıntıya rağmen inşaatın kabasını bitirdik, şimdi ince işçilik dediğimiz kısım başlayacak. Dergâhımızın kubbe kısmını kurşun ile kaplayıp, dış duvarlarını ısı yalıtım yaptırıp sıvatacağız. Kim yapar, kime söyleriz, kim el uzatır diye uzun uzun düşünürken, hele ben bir köşeme yazayım, bakarsın bir babayiğit çıkar dedim!
 
Hz. Süleyman aleyhisselam, bir gün yolda yürürken iki kuşa rast geldi, o kuşlardan biri erkek biri dişiydi, erkek dişi kuşla konuşuyor ona kur yapıyordu. Süleyman peygamber uzaktan bunları dinledi. Erkek olan diyordu ki; “Sevgilim, ben öyle bir erkeğim ki, gagam ile şu Süleyman’ın sarayını tutar, taaaa uzaklara atarım.” Bu söz üzerine Süleyman peygamber şaşırdı, nasıl olurda bir kuş koca sarayı gagası ile kaldırıp atacağını söylerdi. Ve bir şeye daha şaşırdı, erkek böyle konuşurken dişi kuş erkeğin yüzüne dahi bakmıyor, ona taviz vermiyordu. Bu kuşlar kısa bir süre sonra birbirlerinden ayrıldılar ve Süleyman peygamber merak ettiği bu meseleyi sormak için erkek kuşu yanına çağırdı. Erkeğe sordu; “benim sarayıma nasıl gücün yetecek de yerinden söküp uzaklara atacaksın?” deyince erkek kuş; “Ey Allah’ın peygamberi, ben küçücük bir serçe kuşuyum, kafamdan büyük yaşı yerden kaldıramam, senin o koca sarayını nasıl kaldırayım” deyince Süleyman peygamber yine sordu; “O halde neden böyle dedin” deyince kuş; “Allah’ın peygamberi, dişi kuşların yayında erkeklikte mi yapmayalım” deyiverdi. Süleyman peygamber bu cevaba çok güldü. Sonra dişi kuşu çağırdı ve ona sordu; “Neden o erkeğin söylediklerine hiç kulak asmadın, senin için Süleymanın sarayını yerinden söküp atacaktı” deyince dişi kuş cevap verdi; “Ey Allah’ın peygamberi, o hep bana seni çok seviyorum diyor, ama ne zaman benden ayrı kalsa başka kuşlara da seni çok seviyorum dediğini duyuyorum, bu yüzden onun söylediklerine inancım itimadım kalmadı” dedi. Bu söz üzerine Süleyman peygamber kırk bir gün ve gece düşündü ve ağladı ve Allah’a dedi ki; “Ey Rabbim, ben Süleyman kulunda sana diyorum ki seni çok seviyorum, dilim bunu söylerken ya kalbim başka şeyleri de seviyorsa ben ne yaparım” dedi.
 
Şimdi bir düşünelim, biz Allah’ı çok seviyoruz, dilimiz bunu diyor ama kalbimiz sevilmeyecek murdar işleri, kişileri, maddeleri, davranışları da seviyorsa Allah’a karşı ikiyüzlü davranmış olmaz mıyız?
 
Benim sözümde burada Allah’ı sevenlere; hayır işleri yapmak Allah’ı sevmiş olmanın bir göstergesidir. Allah’ı seven, O’nun rızalığını kazanmak için çaba sarf eder.
 
Ve soruyorum; “yok mudur Allah için Dergâhımıza el uzatacak bir Süleyman?”
0282 726 91 91
0282 747 65 10