Özber Çetin


İŞ YERİNDE ÇALIŞAN BAĞLILIĞI

Değişen ekonomiler, ülkemizin içerisinde bulunduğu durum gerek kamu gerekse özel sektör’de giderek artan küçülme, yeniden yapılanma ve örgütsel değişim ile birlikte esnek çalışma düzenlemeleri çalışanın işe olan Bağlılığının önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri haline getirmiştir.


Özellikle ülkemiz açısında derinlemesine baktığımızda, araştırma şirketlerinin çalışanlar üzerinde yaptığı anketlere baktığımızda Dünya ülkelerinde işverene bağlılığın en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldığımızı görürsünüz.

 
Günümüz rekabet şartları giderek artmakta, yönetim uygulamaları büyük bir hızla değişmektedir. Bu değişime ayak uydurmak hatta bu değişimi yönetmek gerekmektedir. Hızlı değişimlerin olduğu bir ortamda işverenler çalışanları ile olan mevcut ilişkilerini çalışanlarını iş yerinde tutacak şekilde gözden geçirmeli ve yapılandırması gerekmektedir.
 
Çalışan bağlılığı konusunda yapılan çalışmalara baktığımızda bağlılığın üçe ayrıldığını görmekteyiz:
Duygusal Bağlılık,
Devam Bağlılığı ve Normatif Bağlılık…
Duygusal bağlılığının “çalışıyorum çünkü burada olmayı seviyorum” mantığına sahip çalışanları, devamlılık bağlılığının “dışarıda bana bu parayı / bu konumu vs. vermezler” mantığı ile çalışanları, normatif bağlılık ise “yarı yolda bırakmak istemem” düşüncesine sahip çalışanları tarif ettiğini söyleyebiliriz.
 
 Her bir bağlılık türünün işin çıktısına pozitif yönde katkı sağlayacağı aşikârdır ancak bağlılık yaratmak isterken de “aşırı” yüklemelerden uzak durmak gerekmektedir.
 Şöyle ki; aşırı duygusal bağımlı bir çalışan, şirketin iyiliğini düşünürken yanlış bir davranışta bulunabilir ve aslında kurumunu gelecekte daha da zor bir durumda bırakabilir.
 

Ya da devam bağlılığı yüksek olan bir çalışan kendi döngüsü nedeni ile kurum içerisinde bulunan potansiyel yeteneklerini kaybetmek konusunda oldukça başarılı olabilir. Genelde aile şirketlerinde sıkça karşılaşılan normatif bağlılarda ise “vicdan, minnet” gibi duygular ön plana çıkması nedeni ile hayallerini erteleyen bir çok çalışan ortaya çıkabilir.

Yıllar boyunca yapılan araştırmalar sonucunda; ortalamada iş yerine çok bağlı bir çalışanın %25 oranında daha fazla iyi performans gösterdiği görüşü ortaya çıkmıştır.

Bununla birlikte, tamamen bağlılıktan uzak çalışanların da %50 daha düşük bir performans sergilediklerini ortaya koymuş.
 Kısacacı çalışan bağlılığı şirketlerin verimliklerini, karlılıklarını artırdığı, maliyetlerini düşürdüğü ve şirket imajlarını da yükselttiği bir gerçektir. Ancak gün geçtikçe şirketlerin çalışanı elde tutmak büyük bir sorun haline gelmektedir. Artık çalışanlar kariyerleri için, onlara en fazla getiri sağlayacak şirketlerde çalışmayı tercih ediyorlar. Ancak yapılan araştırmalar da İnsan Kaynakları’ na önem veren köklü ve büyük firmalarda ortalama kıdem sürelerinin daha yüksek olduğu ve bu oranın gün geçtikte arttığı görülmektedir. Genelde şirketlerde beyaz yakalıların kıdem ortalaması mavi yakalılarına oranla daha yüksektir. Şirketlerde en sadık grup ise üst düzey yöneticilerdir. Bunun nedeni olarak ta şirketlerin içeriden atamalara öncelik vermesidir.
 
ILO araştırmalarına göre bir şirkette ortalama çalışa süresi Avrupa ülkelerinde 10,6, ABD’ de 6,7 yıl düzeyinde. Türkiye’ de ise bu oranın 5 – 6 yıl arasında değiştiği tahmin edilmektedir.
 
Kısacağı çalışanın işyerine bağlılığı maliyetlerin düşmesi, verimliliğin artması, imajın zedelenmemesi ve karlılığın artması açısından çok önemlidir.
 
Hepinize işine,eşine,milletine bağlı toplumlar yetişmesi temennisi, bir sonraki yazımda da tekrar birlikte olmak dileğiyle sağlıcakla kalın..
 
PERYÖN-Türkiye İnsan Yönetimi Derneği
Trakya Şubesi Yön.Kurulu Başkanı
Özber ÇETİN
 
0282 726 91 91
0282 747 65 10