Ve gezi eylemcileri; arkadaşlar akşam yetmez, sabahları da sokağa dökülün. Tam gün eylem olsun.
Ey siyasetçiler; iktidar ve muhalefet partileri olarak daha sert cümleler kurun. Yanan ateşe odun atın ve ateşi körükleyin. Milletvekili konuşmalarında bol bol haddinizi aşın. Halkta size bakıp daha fazla gaza gelsin.
Polis bol bol gaz sıksın, şehre inen gaz bulutu o kadar yoğun olsun ki göz gözü görmesin.
Meydanlarda gaz sıkan polis hızını alamayıp evlerin içine de sıksın. Ve hedef gözeterek gaz bombası atsın, kimi gencin gözü çıksın, kiminin başı yarılsın. Öyle orantısız güç kullansın ki tomanın su sıktığı adam on metre ileri fırlatılsın.
Gücünü orantısız kullanan bazı polisler yüzünden tüm emniyet teşkilatı zan altında kalsın.
Bazı basın mensupları keşke yaralı değil de birkaç kişi ölseydi bize de haber çıkardı diye iç geçirsin.
Bir göz isterken iki göz bulan provokatör sevinsin...
Sonra gösteriye katılanlar resmi sivil demeden araçları taşlasın, kimini yaksın ateşe versin, etrafında halay çeksin.
Hatta senin benim vergim ile alınan garibim belediye otobüsünü hurdaya çevirsin.
Daha yetmedi ama birde kaldırımları söksün, taşa ihtiyaç var, e nede olsa taş atmadan olmaz değil mi?
Siyasetçi, iktidar – muhalefet, polis, vatandaş, gazeteci, televizyoncu, kemalist, muhafazakâr, sağcı, solcu, dindar, ateist, sosyalist, komünist, faşist ne varsa el ele verin memleketin çivisi yerinden çıkana kadar durmayın, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın misali hiçbiriniz geri adım atmayın…
Elbirliği ile masumane başlayan çevre eyleminden, çevre terörüne yelken açıldı.
Evet, yukarıda yazdıklarımı ne dalga geçmek için yazdım ne de sadece bir kesimi eleştirmek ve bir kesimi tutmak için yazdım, günlerdir olan biteni özetledim sadece…
Birileri memleketin çivisini yerinden oynattı! Pe ki çivi yerinden çıkarsa ne olur? Bakın şunlar olur;
Hemen hatırlayın, gezi parkı olayları başlar başlamaz, Avrupa basını bu olayı “Türk Baharı” olarak haber yaptı. Bu ne demek; Arap Baharı ile Ortadoğu’ya şekil vermek isteyen Avrupa, Türk Baharı ile de bize şekil vermek istemektedir.
İdeolojiye veya ırka veya mezhebe dayalı iç savaş çıkar. Kardeş kardeşe düşman olur.
NATO, BM, AB, ABD üzerimizde emperyalist ve siyonist amellerini uygulatır.
Memleket iki kutba ayrılır. Daha sonra da bu iki kutup içinde yeni kutuplar oluşur. Parça parça oluruz vesselam.
Mısırı, Libyayı, Irakı, Suriyeyi televizyonlardan izleyen bizler, orda ki olayların benzerini bu defa ülkemizde canlı yaşarız…
O halde, demokrasinin gereğine kulak verelim, vurma kırma ile ne hakk elde edilir ne de hakk verilir! Şiddet sorunu gidermez tam aksine sorunu daha da büyütür. Polis taşlamayla ya da tam tersi halka gaz sıkmayla bir yere varılmaz. Çözüm akliselim de aranmalıdır!
Sağduyulu olalım ve gevşeyen çiviyi daha fazla yerinden oynatmayalım.
Selametle…
