Vücudumuzun ortalama olarak %70’ini su oluşturur ve yaşam için olmazsa olmazdır. Yaklaşık olarak kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Suyun, besinlerin sindiriminden vücuttaki metabolik atıkların uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevleri vardır. İnsan, vücudundaki karbonhidratlarının veya yağlarının tamamını, proteinlerinin yarısını, suyunun %10’unu yitirirse yaşamı tehlikeye girer. Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından, her gün kaybedilen miktarlarda su alınması zorunludur.

GÜNLÜK SIVI GEREKSİNİMİ VE KAFEİNİN ETKİSİ
Su ihtiyacının hesabını günlük gereksinim 35 mL x vücut ağırlığı (kg) eşitliği ile basitçe hesaplanır. Alkol hariç her türlü sıvı (su, çay, kahve, bitki ve meyve çayları, ayran, maden suyu, sebze ve meyve suları, asitli içecekler, çorba, hatta besinlerin içerisinde bulunan sıvılar dahil) bu kapsamda değerlendirilir. Tabi ki en saf, doğal ve katkısız olan sıvı su olduğu için özellikle su tüketimine önem verilmeli, en azından günlük sıvı gereksinmesinin yarısının su olarak karşılanması önerilmektedir.

SIVI KAYBINA DİKKAT!
Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Kas krampları %95 ihtimalle vücut su kaybından (dehidratasyondan) kaynaklıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde, hatta egzersiz esnasında 15’er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde olabilir.

NE ZAMAN VE NASIL SU İÇMELİ?
Öte yandan doğada yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir. Ancak bu durum “su içme yarışması” gibi sağlığa ve mantığa aykırı durumlarda ortaya çıkabilecek bir tablodur.

Medyada sürekli olarak “aman yemek öncesinde, esnasında veya sonrasında su içmeyin” ya da “sakın soğuk su içmeyin” gibi açıklamalar yapılmaktadır. İnsanlar neye, kime inanacağını şaşırmakta; fazla içilen suyun böbreği yoracağına inanmakta ve su içmekten uzaklaşmaktadır. Halbuki en son endişe böbreği yormak olmalıdır. Yapılan araştırmalar zaten Türk insanının yeterince su içmediğini göstermektedir. Bir de böylesi kanıta dayalı olmayan söylemler ile insanların kafasını daha da karıştırmamak gerekir.

Kesinlikle susamadan su içmelisiniz en güzel yanıtı zaten vücudumuz veriyor.

YETERLİ SIVI TÜKETİYOR MUSUNUZ?
Günlük sıvı tüketiminin yeterli olup olmadığını idrar rengini gözlemleyerek saptamak mümkündür. Renk su gibi berrak ise yeterli; sarıya yakınsa yetersiz demektir. Sabah ilk idrarın rengi biraz sarı olabilir. Ancak vitamin takviyesi veya ilaç almaksızın gün içerisinde de benzer şekilde sarı renkle karşılaşıyorsanız, bilin ki yeterince su içmiyorsunuz. Altın sarısı idrar sizi zengin etmez! Hele ki dudaklarınız kuruyorsa vücudunuz SOS yani acil durum sinyali vermiş demektir.

SU İÇMEK İÇİN SUSAMAYI BEKLEMEYİN
Kimisi ise su içme alışkanlığı kazanmak adına turşu gibi tuz içeriği yüksek besinler tüketmektedir. Böylesi bir tablo ciddi ödemlere yol açabilir. Çünkü 1 gram tuz vücutta yaklaşık 200 ml su tutulmasına sebebiyet verir.