Bu türlü lakaplarla her an karşılaşmak mümkün.. Bir devlet dairesinde, okulda, işyerinde her yerde duyabilirsiniz..
Sendikal camiada da var…Mesela metal işkolunda..Metal işçileri de bu işkolunda faaliyet gösteren bir sendikaya da bir lakap takmış. Lakap ne biliyor musunuz?..’Sıfırcı Sendika’..

Nerede çalışırsanız çalışın.. Nerede olursanız olun… ‘Sıfırcı Sendika’ ifadesini duyduğunuzda hemen bu ifadenin kimin için söylendiğini biliyorsunuz. Aslında ‘Sıfır’ ve ‘Sendika’ ifadeleri, birbiriyle yan yana gelmesi mümkün olmayan iki ayrı kelime. Ama, işleri güçleri sendikacılık olmayıp, sadece laf kalabalığı yaparak, zihinleri yanıltmaya çalışanlar, ne acıdır ki yan yana gelmesi mümkün olmayan bu iki kelimeyi bir araya getirme maharetini(!) göstermiş durumda…

Sıfırcı Sendika’nın, özellikle,9 Ocak tarihinde başlayan ve yaklaşık 115 bin metal işçisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri süreci içinde, sözleşmenin metal işçileri için daha geniş hak ve çıkarlar içermesi için neden gayret göstermediği, süreci eskiden beri takip edemeyen bazıları tarafından merak edilebilir.

Ama merak etmesinler. Çünkü bu yadırganacak bir durum değil. Bu alışılmış bir tablo.. Çünkü Sıfırcı Sendika’nın görevi, sözleşme hakkında bir adım atmak değil. O’nun görevi, sözleşmenin metal işçilerinin hak ve çıkarları doğrultusunda sonuçlanması için Türk Metal’in atacağı her adımı sabote etmek…

Bugüne kadar, MESS işyerleri için Türk Metal’in imzaladığı sözleşmelerin fotokopisini imzalayarak ayakta durdular.Her sözleşme döneminde gıcır gıcır yeni fotokopi makineleri alarak, Türk Metal’in imzaladığı sözleşmeleri, kendi ‘eserleri’ olarak üyelerine sundular..İşte bu nedenle,metal işçileri o dönemlerde bunlara , ‘Fotokopici Sendika’ lakabını takmıştı.

Sonra bunlar , kendilerini ispatlamaya çalıştılar..Ama o da olmadı.. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Tek başlarına sözleşme imzalamaya başladılar. Ama imzalanan sözleşmelerde alınan oranlara bakanlar, karşılarında hatırı sayılır bir rakam yerine koskoca bir ‘sıfır’ gördükleri için, bunlara bugün herkesin bildiği ‘sıfırcı sendika’ lakabını taktılar.

Bu sendikanın nefesleri kuvvetli ‘üfürükçüleri’ var..Bunların görevi, ‘Sıfırcı Sendikanın’ imzaladığı, o küçük ve cılız sözleşmeleri, sıfır noktasından alıp üfleye üfleye koca bir yalan balonu yapmak…Hem de öyle bir şişiriyorlar ki, sözleşmesi imzalanan işçi bir anda, yapılan açıklamalardaki yalanları, yanlışları görmediği, göremediği için bir anda göklerde uçar gibi oluyor. Ama sonradan yani iş işten geçtikten sonra, cebine giren parayı gördüğünde gerçeği görüyor, anlıyor. Eğer, işçiler tepki gösterecek olursa, soluğu işyerinin kapısında buluyor. İster baştemsilci, ister temsilci olsun isterse işçi olsun gözünün yaşına bakmıyorlar… Bunlara ’Demokrasi tüccarı’ diyenlerin, bu sözü neden söyledikleri de böylelikle ortaya çıkıyor.

Kocaeli’de Baysan Radyatör’de, Baysan Trafo’da, İstanbul’da Aks Otomotiv’de, Kırşehir’de Çemaş’ta, İzmir’de Çukurova Jeneratör’de, İstanbul’da Tabo Otomotiv’de imzalanan toplu sözleşmeler, bu işyerlerinde çalışan metal işçileri için ‘gerçek’ bir dramdır.İnsan ,vücuduna giren kurşunun açtığı yarayı sıcağı sıcağına anlamaz.. Bu da öyle bir şey…

İmzalanan sözleşmelerin içi yanlış ve yanıltıcı üfürüklerle şişirilmiş ve bir ‘yalan balonu’ olarak metal işçilerine sunulmuştur.

Sözleşmenin ana malzemesi, o sözleşmenin geçerli olduğu süre için elde edilen ücret zammıdır. Ama ‘Sıfırcı Sendika’,sosyal yardımları da bu zammın içine ite basa doldurarak, metal işçilerine ‘ücret zammı’ olarak sunmakta, böylelikle haklarını ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle sorumlu olduğu, metal işçilerinin emeği ve ekmeği üzerinde çirkin oyunlar oynamaktadır. Bu işyerlerindeki sözleşmeleri mercek altına alanlar, ‘Sıfırcı Sendikanın’ altı aylık dönem için istediği rakamın yarısını yıllığa aldığını da görecektir. İkramiyelerin bir ‘sosyal yardım’ olduğu gerçeğini işçilerden saklayan bu ‘sıfırcı sendika’, o da yetmezmiş gibi, yıllık 60 ya da 75 gün olan ikramiyeleri, kademeli olarak 3, 3.5,4 maaş olarak sözleşme boyuna yayarak ‘işçilerin emeğiyle oynamaya ‘ devam etmektedir.

Evet… Sıfırcı Sendika’nın mayasında işte böyle bir sendikal anlayış var… Ama bu mayadan ne yazık ki ‘sendika’ olmuyor, ‘sendikacı’ olmuyor. Maya yalan olunca da ‘foya’ ortaya çıkıyor.Ne yazıktır ki mayanın da foyanın da faturasını‘sıfırcı sendikanın’ üyeleri ödemek zorunda kalıyor..

Dolayısıyla metal işçilerinin içinde bulundukları bu toplu sözleşeme sürecini, doğru bir şekilde süzgeçten geçirmesi, sonrası için de kendine bir yön vermesi gerekiyor. Bu sürecin kaptanlığını yapan Türk Metal ‘in, ‘insanca yaşama’ ve ‘insanca çalışma’ hedefine kilitlenmesi, en azından Türk Metal üyeleri için güzel günlerin pek de uzakta olmadığını gösteriyor.

Peki ya ‘Sıfırcı Sendikanın’ üyesi olanlar?... Onlar ne yapacak?.. Onların da çaresi var.. Onların da ‘baharı yaşamaya hakkı var…O arkadaşlar da tıpkı Çolakoğlu emekçileri gibi, tıpkı Grammer emekçileri , Çimtaş emekçileri gibi, ‘sıfırın altındaki’ sözleşmelere mecbur ve mahkum olmadan akıllı bir şekilde, kendi kaderlerini kendileri çizecekler…

Hayırlısı…