Yapılacak olan bu toplantıyı çok önemseyen Akif Beki, tarikatların meşrulaştırılmasını, yani yasal kuruluşlara dönüşmesini savunuyor ve şunları söylüyor:
• “Diyanet mi icat etti bu yapıları, hayır.
• Cemaatler hayatımızın bir gerçeği mi, gerçeği.
• Tarikatlar bir sosyal olgu mu, olgu.
• Şeyhlik yok demekle yok oluyor mu, olmuyor.
• Kaybolsunlar deyince ortadan kayboluyorlar mı, kaybolmuyorlar.
• Tekke ve zaviyelerin kökü kurudu mu, kurumadı.”

Bu sıralamayı yaptıktan sonra tarikatçıların sözcüsü Akif Beki, çözümünü şöyle öneriyor:
“Öyleyse Diyanet’in yaptığı doğrudur.
Yeraltına itilmektense bırakın cemaat ve tarikatlar yerüstünde faaliyet göstersin.
Denetim dışında kalmaktansa bırakın devletin merceği altına girsinler.
Karanlıkta kalmaktansa bırakın şeffaflaşsınlar.
Yasaklı olmaktansa bırakın yasal statü kazanmaya zorlansınlar.
Devlet tarafından dışlanmaktansa bırakın tanınsınlar, muhatap alınsınlar, denetlensinler çok daha iyidir.”

Değerli Dostlar,
Hürriyet gazetesinde tarikatçıların sözcülüğünü yapan Akif Beki’nin ortaya koyduğu mantıkla ben de aşağıdaki önerilerde bulunuyorum:
• Ülkemizde alkol kullanan, esrar içen, afyon, eroin, kokain çeken milyonlarca insanımız, Bonzai içen çocuklarımız bulunmaktadır. Anlı şanlı Osmanlı padişahları da şarap içip esrar, afyon çekmiyorlar mıydı? O zaman soralım, alkol ve uyuşturucu kullanımı hayatımızın bir gerçeği mi, gerçeği. Öyleyse alkol ve uyuşturucu kullanımını serbest bırakınız. Uyuşturucu üretenler, satanlar, alanlar, kullananlar yasaklı olmaktansa bırakın yasal statü kazanmaya zorlansınlar.
• Ülkemizde çok yaygın, ama gizli fuhuş yapılmaktadır. Pezevenkler her yerde kadın pazarlıyor. Öyleyse fuhuş sosyal olgu mu, olgu. Pezevenklik yok demekle yok oluyor mu, olmuyor. Öyleyse fuhuşu ve pezevenkliği meşrulaştırınız. Denetim dışı kalmaktansa bırakın devletin merceği altına girsinler. Güvenlik güçleri de sık sık fahişe ve pezevenk avına çıkmasın, enerjilerini boşa harcamasın.
• Yalnız büyük kentlerimizde değil, Türkiye’nin her yerinde yer altı kumarhanelerinde kumar oynanıyor. Kumarhaneler yasaklanınca kumarın kökü kurudu mu, kurumadı. Öyleyse yeraltına itilmektense bırakın kumarhaneler yer üstünde faaliyet göstersin.
• Türkiye’nin her yerinde, gizli kapaklı silah ticareti yapılmaktadır. Ülkede nerdeyse silahlanmamış insan kalmadı. Ruhsatsız silah bulundurmak ve silah taşımak yasaktır, demekle halkın silahlanması önlenebildi mi, önlenemedi. Silah satıcılarının kökü kurutulabildi mi, kurutulamadı. Öyleyse silah üretim ve alış verişini meşrulaştırınız. Devlet tarafından dışlanmaktansa bırakın silah kaçakçıları tanınsınlar, muhatap alınsınlar, denetlensinler çok daha iyi olur.

Değerli Dostlar,
İki sorum var, birincisi Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e.
İslam’ın kutsal kitabı Kuran’da tarikatçılık yasaklanmış olduğu halde, tarikat şeyhleri ile toplantı yapmanızı nasıl açıklıyorsunuz?
Cumhuriyet’in Anayasasında tüm tarikatlar kapatılmıştır. Siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyanet İşleri Başkanı değil misiniz? Göz göre göre yasaları nasıl çiğniyorsunuz?
Eğer Mehmet Görmez onurlu ve şerefli bir din adamıysa bu sorularımıza mutlaka cevap vermek zorundadır.

İkinci sorum, Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki’ye.
Siz hangi tarikatın müridisiniz?
Türkiye’nin en çok satan gazetesinde tarikatçıların sözcülüğünü yapmanın karşılığında elde ettiğiniz kazancı açıklamanızı istesem, açıklar mısınız?

Değerli Dostlar,
Kemalistler iktidar olacak ve tüm tarikatları bir kez daha kapatacaktır.
Tarikat, “yol” demektir.
Kemalistler için tek tarikat, yani tek yol “Aklın ve Bilimin” gösterdiği yoldur.
Çocuklarımıza, gençlerimize sadece bu yol öğretilecek, gösterilecektir.

Yılmaz Dikbaş
dikbas@kalinka.com.tr