Gözden kaçırmayın

Çorlu’da gerçekleştirilen yürüyüşe Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt, Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, Tekirdağ barosu avukatları katıldı. Çorlu Kitap Kafe önünde buluşan avukatlar ellerinde Atatürk ve ‘Savunma Özgürlüktür’ yazılı dövizlerle Atatürk Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi.
YARGIYA DUYULAN GÜVEN AZALDI
Çok sayıda avukat ve vatandaşın katıldığı meydanda ‘Hak, Hukuk, Adalet’ sesleri, alkış ve ıslıklar yükseldi. Basın açıklamasını gerçekleştiren Tekirdağ Baro Başkanı Av. Egemen Gürcün, “ Bugün, yargıya duyulan güvenin hızla azaldığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, seçmen iradesinin yok sayıldığı, Anayasa ile güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı biçimde insanların cezalandırıldığı ve yine Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının idari ve keyfi kararlarla kısıtlandığı, iletişim ve haberleşme özgürlüğünün bant daraltmalarıyla engellendiği, yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunmaya müdahale edildiği bir süreci yaşamaktayız. Hukukun üstünlüğünün hızla irtifa kaybettiği bu dönemde, bizler adalete, demokrasiye ve temel haklara olan müdahalelere karşı durmak zorundayız” dedi.
ASLA KABUL EDİLEMEZ
Meslektaşlarına seslenen Gürcün, “ Hukukun üstünlüğü ve baroların bağımsızlığı, demokratik bir toplumun temel taşlarıdır. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, bu temel değerlerin ciddi şekilde tehdit altında olduğunu açıkça göstermektedir. İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı bir şekilde görevden alınmalarına yönelik karar, hukuk devleti ilkelerini, savunma hakkını ve baroların bağımsızlığını doğrudan hedef almaktadır. Savunmayı susturma amacı taşıyan bu karar, asla kabul edilemez.Unutulmamalıdır ki, savunmanın asli unsuru olan barolar asla susturulamaz! Başından itibaren yasal dayanaktan yoksun olan dava süreci, her iki duruşmada da usul hukukunun göz ardı edildiğini ortaya koymuş ve nihayetinde 21 Mart 2025 tarihli celsede davanın kabulüyle yeni bir hukuksuzluk durumu yaratılmıştır. Görevden alma kararının gerekçesi olarak, baro yönetiminin "amaç dışı faaliyet yürüttüğü" iddiası öne sürülmüş ise de, ne dava dosyasında ne de duruşmalarda buna dair somut bir delil sunulmamıştır. Anayasamızda açıkça düzenlenen hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı bir şekilde yargılama yürütülmüştür. Mahkeme sürecinde, Anayasaya aykırılık iddiaları dikkate alınmadan, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği’nden görüş alınması talepleri reddedilerek karar verilmesi, adil yargılanma hakkını ihlal etmiştir. Bu bakımdan İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği karar, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Hukuki olmaktan uzak bu karar, yalnızca İstanbul Barosu'nu değil, tüm baroları, meslektaşlarımızı ve vatandaşlarımızın hak arama özgürlüğünü derinden etkileyen bir nitelik taşımaktadır” dedi.
DEMOKRATİK İRADESİYLE ÇÖZÜLMELİDİR
Gürcün, “ Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin teminatı olan barolar üzerindeki bu baskılar, yargı bağımsızlığını ve savunma hakkını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Barolar, hukuk devletinin güvencesidir. Seçilmiş baro yönetimlerine yönelik bu keyfi müdahaleler, demokratik ilkelere ve savunmanın bağımsızlığına zarar vermektedir. Seçme ve seçilme hakkına müdahale niteliğindeki bu uygulamaların kabul edilemez olduğunun bilinmesini isteriz. Eğer baro yöneticilerinin görevden alınmasını gerektiren bir sebep varsa, bu durum meslek içi denetim mekanizmaları ve avukatların demokratik iradesiyle çözülmelidir. Özetle, seçimle gelen, seçimle gitmelidir! Biz bu süreci daha önce de yaşadık. Çoklu baro uygulamasına karşı nasıl ki barolar ve meslektaşlarımız bir araya gelerek mesleğimizin onurunu ve bağımsızlığını korumak adına tek yürek olmuş ve bu haksız düzenlemeye karşı duruş sergilemişse, bugün de aynı ruh ve inançla yan yana durduğumuzu buradan bir kez daha kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Diğer yandan üzülerek ifade etmek isterim ki, kamuoyu önündeki Parti Genel Başkanı, gazeteci ve siyasetçilerin tutuklanmaları ile başlayan, geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline dair verilen karar ile ilerleyen süreç, ardından Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere gazeteci, sanatçı, bürokrat ve belediye başkanlarından oluşan geniş bir grubun terör ve yolsuzluk suçlamalarıyla gözaltına alınması ile devam etmiştir” açıklamasında bulundu.
DERHAL SON VERİLMELİDİR
Konuşmasını sürdüren Gürcün, “ En son, 23 Mart 2025 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu toplamda 51 kişi tutuklanmıştır.
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve temel haklara yapılan bu müdahaleler, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını gölgelemektedir. Halk tarafından seçimle göreve getirilmiş Belediye Başkanlarının yargı eliyle etkisiz hale getirilmesi, millet iradesine müdahale anlamına gelmektedir ve toplumun protesto hakkının engellenmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu süreç, şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmeli; toplumu baskı altına alan bu uygulamalara derhal son verilmelidir. Yargı, siyasetin dizayn aracı değil, adaletin tecelli ettiği bağımsız bir güç olmalıdır. Ülkemizin dört bir yanında yaşananlara dönük demokratik hak kullanımı niteliğindeki tepkiler devam ederken, valilik kararları ile yasaklanan temel hak ve özgürlükler, yüzlerce yurttaşın gözaltına alınması ve yatarı olmayan suçlamalardan tutuklanması ile sonuçlanmakta, adeta peşinen cezalandırılmaktadır. Bu hukuka aykırı uygulamalar hızla avukatlara dönük bir hale evrilmiş, İzmir Barosu'nun önceki dönem başkanı ve TBB Delegesi Av. Özkan Yücel ve farklı illerden çok sayıda avukat gözaltına alınmış, bir kısmı ise tutuklanmıştır. Baro Başkanlığı yapmış bir avukatın ve meslektaşlarımızın evlerinde gözaltı işlemi gerçekleştirilmesi, savunmaya yönelik engellerin geldiği son aşamayı maalesef gözler önüne sermektedir.
Bu açıdan, geçtiğimiz haftalarda Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen ve 13 Mayıs 2025 tarihinde imzaya açılacak sözleşmeyi önemsiyor ve Türkiye’nin de onaylamasını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz” dedi.
OTURMA EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRDİLER
Tekirdağ Barosu olarak bu hukuksuzluklara sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Gürcün, “ İstanbul Barosu’nun ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu; bağımsız barolar ve hukukun üstünlüğü mücadelesinde, yargının araçsallaştırılmasına, baroların susturulmaya çalışılmasına ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmesine, millet iradesinin yok sayılmasına karşı hukuk çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz. Unutulmasın, baroların susturulmasına, mesleğimizin etkisizleştirilmesine ve hukuk devletinin aşındırılmasına asla izin vermeyeceğiz! Ne adaletsizliğe sessiz kalırız, ne hukukun çiğnenmesine göz yumarız, ne de savunmanın susturulmasına müsaade ederiz” dedi. Yapılan basın açıklamasının ardından avukatlar Atatürk Meydanı’nda yarım saatlik oturma eylemi gerçekleştirdi.
Haber/Şaban KARDEŞ
Yorumlar
Yorum Yap