Yolsuzluklar karşısında toplumun yargısını “ayıp”la sınırlaması, yargılananın pişmanlığını “utanma” ile göstermesi tarafların erdemine bağlıdır.
Burada anlamadığım şey; eğer utanma duygusu insanın özünde varsa nasıl oluyor da özünden ayrılıp yok oluyor.
Deneyim ve eğitimle kazanılıyorsa; utanma duygusunu ihale, imar rantçısı haramiler ve paydaşları neden edinemiyor?

Toplum, görevi kötüye kullananı, ihale ve imar rantı yaratarak paylaşan haramiyi, rüşvet alanı, irtikap suçu işleyeni hep ayıplar ve kınar.
Ayni toplum; yolsuzluklara karşı olmasına rağmen nasıl olup ta kamu malını yağmalayarak zenginleşen haramiler ile selamı kesmez; “çaldı ama çalıştı” veya “helal olsun akıllı adam” diye takdir eder anlamıyorum.
Üstelik ideolojisi olmayan, bazen Allah’ı kullanarak, bazen Atatürk’ü kullanarak oyunu çalmaya çalışan haramilerin defalarca tuzağına nasıl düşer inanılır gibi değil.
Açıklanması, sosyolojiden çok tıbba düşecek herhalde.

Eski vekillerin çalışmadan aldıkları iki maaşı geri iade etmemesini “Yasal ama etik değil” diye yorumlamıştım.
Etiğin temel ilkeleri yasal düzenlemeyle kanun haline getirilebilir.
Fakat her kanun maddesi etik olmayabilir.
Bir eylemin etik olup olmadığına sadece kanun maddelerine bakarak karar verilmez.
Bakın şimdi emekli aylıklarında kanun gereği TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranında artış yapılır.
TÜİK yanlış oran verirse yasaldır, ancak geniş halk kitlelerini açlığa mahkum ettiği için etik değildir.
Benzer şekliyle peşin alınan üç aylık vekil maaşının çalışılmayan iki aylık kısmının iade edilmemesi yasal olabilir, oysa etik değildir.
Üç yüz on dört vekilden sadece beşinin maaşının çalışmadığı iki aylık kısmı iade etmiş olmasını, yasal düzenlemeye göre değil, kişilerin utanma “duygusu açısından” ele alarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Rahmetli Bekir COŞKUN'un tarif ettiği gibi “Sosyal hayatta “utanma duygusu” kanundan daha önemliydi.
Her kişinin peşine polis takamazsınız, ama yüreğinde utanma duygusu varsa, nereye gitse yanındadır.
Kanıtı olmayan ya da kimsenin görmediği suçlarda yasalar işe yaramaz.
Ama “utanma duygusu” varsa o müthiş mahkeme oradadır.
“Hırsız” denmesinden utanır insanlar...
“Yalancı” denilmesinden utanır...
“Ahlaksız” denilmesinden utanır...
“Sahtekar” denilmesinden utanır...
“Düzenbaz” denilmesinden utanır...
Ama “Utanma duygusu” varsa...
Ya “utanma duygusu” yoksa?...
Türkiye’nin en önemli sorunudur bence; utanma duygusunu yitirdi memleket...
Ekranlar döneklerle dolu, utanmıyorlar...
Dün Fetö’nün eteğine yapışanlar, bugün ona-buna Fetö’cü diyebiliyorlar...
Hırsızlıkları kanıtlanmış belediye başkanları yine aday olup oy istiyorlar...
Kimse utanmıyor...
Türkiye utanma duygusunu kaybetti...”


Ben rahmetlinin bu sözleri üzerine tek kelime bir şey söyleyemem.
Her gün yaşadıklarımız ne kadar haklı olduğunu bir kez daha önümüze koyuyor.
Bu, ülkemizin nasıl karanlık bir geleceğe doğru hızla yol aldığını da göstermiyor mu?
Millet çaresizdir!
Utanma duygusunu kazanamaz da hala imar ve ihale yolsuzlukları yapan haramilerin yanında durarak baba ocağı diye onlara destek olur, haksızlıklar karşısında susmaya devam ederse, şeffaflık diye belediye yönetimlerine gelenlere; satılan itfaiye binası ile ilgili sorulanlara neden cevap vermediğinin hesabını soramazsa; tek kelimeyle yazık ki; ÇARE asla SİZ değilsiniz, siz; sadece ÇARESİZSİNİZ!

Çare olacaksan önce bunca rezilliği görmezden geldiğin SESSİZLİĞİNDEN UTAN, ve bu KORKAKLIĞINA rağmen: Ve hala ÇARE(SİZ) DEĞİLSİNİZ!