Şiir okuma olayına değinelim. Okumuş olduğu şiir yasak olmasını gerektirecek bir içeriğe sahip olmadığını söylemek gerekir. Buna rağmen hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun soluklu siyaset arenasında yol almasının en büyük nedenidir. Bir şiir okumanın cezasının bedeli halk tarafından yine halka ödetilmektedir.

Bu meselenin sadece bir yönü. Milletimiz içerisinde yıllardır inanmış kesimin ikinci sınıf insanlar yerine konması sonrasında sosyal demokratların her iktidar döneminde bu kesime mensup insanları aşağılayan ve yönetime getirilmemeleri için idareden yoksun beceriksiz, kaba ve softa oldukları yönündeki baskıları sonucunda her zaman olduğu gibi yine halkımız ezilmişten yana tavrını koyarak Erbakan Hocanın koalisyon olsada iktidara taşınmasını sağladı.

Bunu hiç içlerine sindirememiş olan kesimler ki bunlar medya, askeri kanat, yargı camiası ve siyaset ekseni. Hepsi ama hepsi öcü görmüş gibi var gücü ile iktidara, Erbakan hocanın şahsında İnanmış kesime yüklendikçe yüklendi. Fadime Şahinler sahneye çıkarıldı, Müslim Gündüzler oluşturuldu.

28 Şubat süreci. Sahte, dizme oyunlarla müslüman kesim karalandı. Ne idiğü belirsiz sakallı insanların işlemiş olduğu suçlar nedeni ile inanan insanlar töhmet altında bırakılmadı. Ki bu insanlarında ne tarirakat, nede bir cemaatla alakaları olmayıp, tamamen tiyatro için oluşturulmuş karakterlerdi.

Acizane, olayların patlak verdiği gün, yani Müslüm Gündüzün evinin kapısına emniyet güçleri dayandığı zamanda, hükümetin başında kara bulutların dolaşmakta olduğunu söylemiştim. Benim gibi binlerce insan o günlerde yaşanmış olan hadisenin dizme bir oyun olduğunu pekala anlamıştı. Ama hedef inanmış olan kesim olunca, aydın insanlar konuşmak yerine susmayı tercih ettiler. Hatta Müslüman kesimin bu tür olaylarla alakasının çok daha fazla olacağı yönünde haber ve yorumlar yapılmıştı. Fatura milletimize kesildi. O gün adilane bir yönetim sergileyen hükümetin, yıpratılması, karalanması ve bu karanın inanmış bütün insanlara yafta olarak monta edilmesi planlanmıştı. Bu plan ve akabinde 28 Şubat süreci inanmış olan kesimin sosyal demokrat ve sözde aydınlara içten içe kin beslemesine neden olmuştur. Bu kine, Tayyip Erdoğan’ın okumuş olduğu iki mısra şiir nedeni ile hapse konması da eklenince, inanmış olan kesim bütün bu oyunların din, iman, ahlak üzerine sergilendiğine kesin gözüyle bakarak gereğini Tayyip Erdoğan’ı Başbakan yaparak bazı kesimlerle hesaplaşma yoluna gitmiştir. Daha önceki yılları da hatırlayalım. Baş örtüsü, imam hatipler, Kuran kursları, dedesi imamlık görevi yapmış birinin askeri okullara girememesi için silsilesinin didiklenir olması Tayyip’i kahraman etmeye yetmiştir.

Bu aşamaya gelmekte en fazla kabahati bulunan kesim sosyal demokratlar olmakla beraber yazar çizer grubu ve askeri kanattır. Bedel ödemek de onlara düşmüştür. Bitti mi? Hayır, daha yeni başlayan bir sürece tanık olmaktayız. Adil olmayan cezaların icrası, yarın birçok rövanşı mübah kılacaktır. İktidar sahibi olabilmek ve intikam alabilmek adına yasalar değişecek. Milletimiz hep değişen yasaların mağduru olmaya devam edecek. Tabi sosyal demokratlar iktidar olmayı başarabilirlerse.

Kin gütmeyen ve iyi yönde bir şeylerin değişmesini talep eden bir iktidar olmuş olsaydı, Cumhuriyet Bayramı gibi Milli Bayramımızın kutlanması esnasında hoş olmayan durumlar yaşanmazdı. Milletimizin barışması, kaynaşması ve canciğer tablolarla bayramlarımız kutlanırdı. Yasaklara ve barikatlara gerek duyulmazdı. Ama hükümet bunu başaramadı. Başaramadığı gibi zirvede de çatlakların oluşmasına mahal vermiş oldu. Bu çatlak ne kadar doğru, ne kadar dizmece bunu zaman gösterecek.