Bor, geleceğin seçeneksiz enerji kaynağıdır.

Aslında enerji elde etmek çok zor değildir. Rüzgardan, akan sudan, güneşten enerji elde edilebilir.

Asıl sorun, elde ettiğiniz enerjiyi depolayabilmek ve taşınabilir duruma getirmektir.

Enerjiyi depolamak öyle sıradan bir depolamak değildir. Depolanacak enerji kaynağı yakıt, şu temel özelliklere sahip olmalıdır:

Birincisi: Birim ağırlık başına çok yüksek enerji depolanmalıdır.

İkincisi: Depoladığımız yakıttan enerjiyi almak istediğimizde, bu enerjiyi bize mümkün olan en yüksek hızda vermelidir.

Üçüncüsü: Seçtiğimiz yakıt, çevreyi kirleten gazlar çıkarmamalı, atıklar bırakmamalıdır.

Günümüzün en yaygın yakıtı petrol ürünleri, yanarken atmosfere karbondioksit gazı salarlar ve "küresel ısınma" diye adlandırılan olumsuz olaylara neden olurlar.

Özet olarak şunu söyleyebiliriz: Biz öyle bir yakıt bulmalıyız ki; yukarıda saydığımız üç özelliğin tümünü taşısın. Hem rahatlıkla depolanabilsin, hem kolayca taşınabilsin ve hem de yandığında atmosferi ve çevreyi kirletmesin!

İşte, o yakıt BOR'dur.

Bor'u yakıt olarak kullandığımızda depolamada ve taşımada hiçbir sorun çıkarmıyor ve çevreye karbondioksit vermiyor.

Bor yandıktan, yani enerji verdikten sonra geriye BOR OKSİT kalıyor. Bor Oksit de tekrar Bor yakıtı üretiminde kullanılabiliyor.

Yaklaşık 40 yıl sonra dünyada petrol kalmayacak. Yani dünya Bor'a mahkûm ve muhtaç.

Üstelik Bor, dünyada sonsuza dek kalacak bir enerji deposudur.

Bu gerçeğin bilincinde olan ABD, Avrupa, Rusya, Kanada, Çin ve Japonya çoktan harekete geçtiler. OYSA ELİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK HAZİNESİ OLAN BOR MADENİNİN DEĞERİ TÜRKİYE'DE HENÜZ TAM BİLİNMİYOR.

Bor'un gerçek değerini bir avuç mühendis, yurtsever bilim adamı ve aydın yurttaşımız dışında halkımız henüz bilmiyor.

Vatanı Satanlar- Yılmaz Dikbaş- Nergiz Yayınları 2019

Ben, ülkemiz ve ulusumuz için yaşamsal önemi olan bu bilgileri siz değerli yuttaşlarımıza sunmayı görev edindim.

"Buğday dolu ambarda aç gezen tavuk" deyimi durumumuzu çok güzel anlatıyor, değil mi?

Türk halkı, sahibi olduğu Bor hazinesine sahip çıkmalı, satılmasına asla ama asla izin vermemeli, canı pahasına savunmalıdır.

Bir sonraki yazımda;

Günümüzde Türk Milletini bu hazineden mahrûm bırakacak çaba ve girişimleri anlatacağım.

Değerli okurlar, yorum ve önerilerinizi bekliyorum. Saygı ve sevgilerimle...

Ali Çevikyiğit