Abartıyor muyum bilmem ama bazı konularda Çerkezköy kararsızlığı, belirsizliği yaşamak durumunda kalmıştı.
Halkın isteklerine tercüman olmayı amaçlayanlar, her defasında aynı tablo ile karşılaşmak durumunda kalmıştı.
Meselelerin çözümü noktasındaki dar pencereden bakış şekli, Çerkezköy Halkına sıkıntı olarak yansımıştı.
Bürokratik engeller, yasal prosedürler v.s.
Hepsini toplasanız aslında bir incir çekirdeğini doldurmaz bile.
Yasalara sığınarak engeller oluşturmak için habbeyi kubbe yapanlar, kolayı zora tevdi edenlerle artık karşılaşmayacağız.
Bu nedenle Kubilay’ın söylediklerini dinledikten sonra işte kaymakam demekten kendimi alamadım.
Çözülmeyecek sosyal mesele, aşılamayacak sıkıntı kalmayacağı kanaatine vardım.
‘Karakter Eğitimi’ tespiti çok önemli.
Adam gibi çocuk yetiştirerek meselelere kökten çözüm bulmanın ilk adımı.
Eğitim konusuna bu denli eğilmemiş olsaydı, biz de bu şekilde düşünüyor olmayacaktık.
Keşke her yetkili insanımız sorumluluklarının bilincinde olabilseydi.
İşte o zaman yediğimiz ekmeğin helal olduğuna inanabilirdik.
Sonu gelmeyen bir yarışın içinde kendini bulan öğrencilerimiz, davranış kurallarından kopuk bir hayat tarzı ile hayatı yorumlamak zorunda kalıyorlar.
Bu, sonuçta başarıyı getirirken, sıkıntıları da beraberinde devleştiriyor.
Kendinden, geçmişinden, ahlak ve adaptan habersiz büyüyen bir gençlikle karşılaşıyoruz.
Bir türlü aşılamayan sorun, devede kulak niteliği taşıyan Çerkezköy’de masaya yatırılıyor.
Artık Çerkezköy’de eğitim ve öğretim gören çocuklarımız, derslerini başarabilmenin uğraşını verirlerken insanlığın gerekleri, edep ve adap konusunda da eğitilecekler.
Hani büyükler,
‘İlim meclisine girdim, kıldım talep
İlmi gerilerde gördüm illa edep illa edep’ sözünü boş yere söylememişler.
Eğitim konusuna bu denli hassasiyet gösteren Kubilay’ın diğer meselelere de azami gayretle eğileceğini zannediyorum.
Yeter ki Çerkezköylü insanımız kendini aşan densizliklere imza atmasın.