İki senede bir boyumu aşan işlere girip muhitimiz tarihi ile ilgili araştırmalar yapıp ve sonucunda da kitaplarımın yayınladığını okurlarım bilirler. Bilmeyenler için söyleyeyim efendim bunlar: Yunan’ın Ardında Kalan Sis Perdesi, Çerkezlerden Çerkezköy’e, Büyükyoncalı’nın Dününe Yolculuk, Yunan’ın Ardında Kalan Sis Perdesi (Genişletilmiş 2.Baskı) ve Trakya Manevraları’nda Ata’dan Kalan İzler.
Araştırmalarını sürdürdüğüm iki çalışmam daha var efendim, biri anı ve biri de yine tarih ile ilgili. Tarihle ilgili olan bitme aşamasında, adı da “Hasret Mektupları” olacak. Bunun konusu da, 1918 yılında 28 yaşındayken gönüllü cepheye gidip geri dönemeyen bir imamın 41 yıl sonra kardeşleriyle başlayan mektuplaşmaları ve bir birleriyle kavuşamadan ömürlerini tamamlamasıyla ilgilidir.
Kıt akıllı gazeteci olarak kafamızın az buçuk şarz ettiği anlarda yaptığımız bu araştırmalar ve de nihayetinde de yayınladığımız kitaplar aslında boşunaymış efendim, bunu da maalesef yeni anladık. Neyi nasıl anladığımızı merak edecek okurlarımıza birkaç kelam edip, birilerine de inceden inceye mesaj göndereyim istiyorum.
Son çalışmam için iki defa Azerbaycan’a gittiğimi, iki yıldır sürdürdüğüm bu araştırmam için siyasilerden maddiyatı bırak manevi bir destek bile alamadığımı bilen bir siyasetçi dostum, “Yav gazeteci sende hakikaten hiç akıl yok, azıcık akıl olsa bildiğin en iyi konu olan siyasetle ilgili kitap yazardın. O zaman bak kitaplarını seçilmiş siyasetçiler nasıl satır satır okuyacaklar, ‘aman bana dokundurma’ deyip sponsorluk için bir birlerini nasıl çiğneyecekler.” Deyiverdi.
O der de biz de demez miyiz: “Vallahi doğru söylüyorsun vakti zamanında bir seçilmişe gittim destek istedim. O da bana, ‘Senin gazeten artık çıkmıyor, ben seni niye destekleyeyim’ dedi. O desteklemeyince Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nda soluğu aldım, onlar da ‘Konu Atatürk olduğu zaman akan sular durur’ deyip desteklediler. O dönemdeki Başkan Dursun Tever’di, meğer o sözde değil özde Atatürkçü’ymüş. Son kitabım içinde bir zemin yoklayayım istedim, bu kez de başkabirilerinden ‘bize çalışmadın’ cevabını aldım. Ben en iyisi, ‘Siyasetin Zübükleri’ isimli bir kitap hazırlayayım da en azında korkudan bir kitap okumuş olsunlar.”
Bizim siyaset zübüklerinden kastımız, rahmetli Kemal Sunal’ın canlandırdığı ‘zübük’ karakterinden biraz farklıdır. Bizim kastettiğimiz ‘zübük’ karakterleri, zırta pırta parti değiştiren, seçildiklerinde bol maaşlı koltukla yetinmeyip aile efratlarını belediyelere ve de etraflarındaki ballı işlere dolduranlardır. Seminer hikayesiyle çıktıkları yurtdışı ve yurt içi gezilerinde vakitlerini masaj salonunda geçirenlerdir. Bizim kastettiğimiz, yöresine hizmet için değil kendi işlerini yüceltmek için meclislere seçilenlerdir, batıkken seçildikleri koltuk sayesinde cukkalarını dolduranlardır. Bizim kastettiğimiz, barlarda, pavyonlarda ve de özel evlerde alem yaparken haklarında tutanak tutulanlar, rezaletleriyle basına konu olanlardır.
Efendim siyasetin zübüklerini yazmak içinde fazla kafa yormaya gerekte yoktur. Gerçek isimlerini zikretmeden falanca ilçedeki filanca siyasetçileri gıdıklayarak kitabımızı doldurabiliriz. Zırta pırta parti değiştirenlerin rekortmenlerden başlayıp aşağı doğru sıralayabiliriz. Bu mevzuyu okuyan vatandaş ta bilgilenir, A partisinde bir koltuk kapamaz ise B partisine nasıl bodoslama girildiğini sayemizde de öğreniverir.
Siyaseti meslek edinme yöntemlerini, kaldı ki burası çok önemli, bu mevzuda tam tekmil bilgiyi yine takma isim verip döktürebiliriz. Favori bir partiden nasıl meclise aday olunur? Seçildikten sonra bol maaşlı koltuk nasıl kapılır? Aile efratları nasıl belediyelere ya da çevredeki ballı işlere yerleştirilir? Meclis üyesi seçildikten sonra aynı işleri yapan esnaflar nerelere şikayet edilip nasıl devre dışı bırakılır? Seçilemedikten sonra parti-marti gözetmeden bol maaşlı koltuklar nasıl kapılır? Korku imparatorluğu inşa etmek için oy vermeyenlerden kama nasıl çıkartılır? Seçilmiş başkanların hurilerle aralarında geçen aşna-fişnalarında madara olmama yöntemleri nelerdir? Falan, filan…
Aynada kendilerine bakmadan başkalarında kusur arayan siyasetçilere biraz dokunduralım istedik. Bugünlükte bu kadar, haydi kalın salıcakla…
Yorumlar