Gözden kaçırmayın

Çerkezköy’de başıboş köpekler tehdit oluşturuyorÇerkezköy’de başıboş köpekler tehdit oluşturuyor

Marmara Depremi yaşandığı tarihlerde Çerkezköy Belediye Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Uz, depremin ardından belediye yetkilileriyle bölgeye gidip, orada kurduğu çadır kentle deprem gerçeğini birebir yaşayan halkın çilesini, acılarını yerinde gördükten sonra, Çerkezköy’de olası bir depremde can kaybını minimize etmek için seçimi kaybetme pahasına özellikle kat artışının karşısında durduğunu ifade etti. Çerkezköy’de 1999-2004 döneminde Belediye Başkanlığı yapan Mehmet Uz, Çerkezköy’de belediye başkanlığı döneminde, olası depremlere hazırlık konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı. AÇIKLAMADA BULUNDUÇerkezköy Belediye eski Başkanı Mehmet Uz’un açıklaması şu şekilde:  “Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye illerinde yaşanan deprem felaketinde canlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifa diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Arama kurtarma çalışmasına katılan yerli- yabancı tüm ekiplere ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Kendi canlarını hiçe sayarak, durmadan yorulmadan yaptıkları fedakâr çalışmaları hiçbir zaman unutmayacağız. Haklarını helal etsinler. Operasyonda yaşanılan aksaklıklar dolayısıyla hepsinden, herkesten ayrı, ayrı özür diliyorum. Konu hakkındaki düşüncelerimi ileride ayrıca paylaşacağım. “UYARILARIN HEPSİNİN ALTINA İMZAMI ATIYORUM”Çerkezköy Haber Gazetesinde bölgemizin duayen siyasetçisi olarak tanınan Sayın Mustafa Ordu’nun son 30 yılda görev yapan belediye başkanlarının deprem olasılığına karşı Çerkezköy’de bir şey yapmadıkları yönündeki eleştirilerine Belediye Başkanı olarak görev yaptığım 1999-2004 yılları arasında yapılanlarla ilgili olarak bazı hatırlatmalarla cevap vermek istiyorum. Aslında Mustafa Ordu aktif siyasette olmamasına rağmen yaptığı eleştiri ve uyarıları çok değerli buluyor, uyarıların hepsinin altına imzamı atıyorum. Göreve geldiğimin henüz dördüncü ayı dolmadan 17 Ağustos 1999 tarihinde Kuzey Anadolu fay hattının batı ucuna yakın bölgesi İzmit körfezinde meydana gelen kırılma ile tarihe Gölcük depremi olarak geçen deprem felaketini yaşadık. 7.4 büyüklükte oluşan deprem sonucunda 18000 civarında can kaybımız oldu. Devlet olarak çok hazırlıksız yakalanmıştık, yaraları sarmak uzun sürdü. Çerkezköy’de de yoğun olarak hissedilen sarsılmayı yaşayanların hala unutamadığını düşünüyorum. Depremin hemen ertesinde vatandaşlardan gelen şikayetleri Tekirdağ Bayındırlık İl Müdürlüğü’nden gelen teknik elemanlar ile belediyemizin teknik personelinden oluşan karma bir ekip hasar tespit çalışmalarıyla değerlendirdi. Çalışmalar sonucu Çerkezköy’de gelen şikayetlerin; sıva, duvar, dilatasyon çatlakları olduğu, taşıyıcı sistemlerde herhangi bir hasar olmadığı tespit edildi. Şikâyet sahiplerine şifahen ya da yazılı bilgi verildi. Bir daha böyle bir felaket yaşamamak için yapılacaklar konusunda çalışmalara başlayan hükümet, aralarında Tekirdağ’ın da olduğu 19 ilde inşaatları kısa bir süre durdurdu. Daha sonra önce 595 sayılı KHK ile yapı denetimi düzenlemesi getirildi. 24.05.2001 tarihinde KHK Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince 29 Haziran 2001 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu yine bu 19 ilde yürürlüğe konuldu. Yaşanan deprem felaketinden alınan dersler sonucu inşaatların daha iyi kontrolü için çıkartılan bu kanun 01.01.2011 tarihinde 81 ilde uygulanmaya başlandı. Başlangıçta iyi sonuçlar alındığı için 81 ilde uygulanmaya başlayan kanun, zaman içinde paydaşlar tarafından, değişik gerekçelerle erozyona uğratılarak maalesef yine başladığımız noktaya dönmemize neden olduğunu daha büyük acılar yaşayarak görüyoruz. Bu konudaki görüşlerimi de daha sonra paylaşırım çünkü konu hem uzun hem de karışık. Ama şu kadarını söyleyeyim bunun altında da ne yazık ki siyasetin finansmanı var, burası kesin.“ÇERKEZKÖY GENELİNDE KAT ARTIRIMI KARARINI İPTAL ETTİK”Belediye dışında bu olaylar yaşanırken depreme yönelik biz ne yaptık. Öncelikle belediye meclisinde halka hizmetten başka hiçbir rant peşinde koşmayan, kendileriyle çalışmaktan her zaman onur duyduğum, bir avuç mangal yürekli meclis üyesi arkadaşımla birlikte bizden önceki belediye meclisinin aldığı Çerkezköy genelinde uygulanan kat artırımı kararını iptal ettik. Çünkü danıştığımız bilim adamları hiçbir teknik gerekçeye dayanmayan, alt yapısı olmayan bu kararın olası bir depremde Çerkezköy için büyük risk yaratacağını ifade ediyorlardı. Ancak alınacak kat iptali kararının benim için siyasi bir risk taşıdığını, depremin unutulacağı, seçmenlerin bu konuda çok kolay maniple edileceğini, seçim sonucun aleyhime olacağını da ilave ettiler. Biz yine de seçim için değil, Çerkezköy’ün geleceği için kararımızda ısrar ederek Çerkezköy genelinde kat artırımı kararını iptal ettik. Burada söylemek zorundayım, bu kararı alırsanız seçim kaybedersin diyenler haklı çıktı. 2004’te seçmen kat indirilmesiyle maniple edildi, seçimi kaybettik. Gelenler ilk iş olarak 1999’da iptal ettiğimiz Çerkezköy genelinde kat indirim kararından vazgeçerek, Çerkezköy geneline 1 kat artırım kararı aldı. Unutamadığım bir olay da, 1999 yılında kat indirim kararı aldığımızda sadece bu kararı aldığımız için tebriğe gelen Çerkezköy’de çalışan bir mimar, 2004’te belediye meclis üyesi oldu, imar komisyonu başkanı olarak da Çerkezköy geneline 1 kat artırımına evet dedi. Sözün bittiği yer olarak düşündüm. Şimdi; seçimi kim kaybetmiş oldu? kat artırımı veren mi, kat artırımını iptal eden mi, bir deprem olduğunda “yahu adam doğru yapmış” diyen seçmen mi? Kazananlar belli de kaybeden kim? Seçmen gerçeği görene kadar bu ikilem sürüp gidecek gibime geliyor.“HİÇ KİMSEYİ AYIRMADAN, KAYIRMADAN KANUNU UYGULADIK”Yapı denetimini düzenleyen KHK ve 4708 sayılı yasa ile 3194 sayılı imar kanununu hiç kimseyi ayırmadan, kimseyi kayırmadan hiç kimseye taviz vermeden aynen uyguladık. Aldığı ruhsat ve eklerine aykırı iş ve işlem yapan herkese yine hiçbir ayrım gözetmeksizin yasal ceza ve yaptırımları üst sınırdan uyguladık. İnşaat sahiplerine ve teknik uygulama sorumlularına üst sınırdan ceza uygulamamızın sebebi de: Belediyenin göstereceği bir adrese bağış yapma karşılığı inşaatlardaki usulsüzlüklerin görülmezden gelinmesi alışkanlıklarından vazgeçirmek, herkesin ruhsat ve eklerine uygun inşaat yapmasını sağlamak içindi. Yasal sorumluluk gereği her kamu yöneticisinin yapması gereken bu uygulamadan da yine çıkar grupları tarafından seçmenlerin kolay maniple edileceği uyarılarına rağmen vazgeçmedik, inşaat sahiplerini aldıkları ruhsat ve eklerine uygun inşaat yapmalarının bir tercih değil, zorunluluk olduğuna ikna ettik. “DÜZCE DEPREMİNDE DAHA HAZIRLIKLIYDIK”12 Kasım 1999 tarihinde Düzce’de ikinci bir deprem yaşadık. Yine can kayıplarımız oldu, yine sarsıldık. İki deprem felaketinden sonra neler yapmamız gerektiğini tekrar masaya yatırdık. Yapı denetim ile ilgili düzenlemeler eksizsiz uygulandığı için ve her parselden ruhsat aşamasında zemin etüdü aranmasına başlandığından inşaat konusunda pek sorun kalmamıştı. Depremlerden sonra her iki bölgede incelemeler yaptım. Gölcük depreminde hazırlıksızdık, zorlandık. Belediye olarak sadece ayni ve nakdi yardım yapabildik. Düzce depreminde daha hazırlıklıydık. Depremin haftasında Çerkezköy Belediyesi olarak 14 adet izolasyonlu barınma çadırı ve 1 adet duş+ WC çadırı kurduk. Çadırları kendimiz projelendirdik, brandası ile çadır direklerini Çerkezköy esnafına yaptırdık. Çadırlar içinde ahşap palet üstüne 18 mm sunta zemin oluşturuldu. İçine çift kişilik divan, yatak ve yastık ile 2’şer battaniye, ısıtıcı olarak elektrikli soba koyduk. Belediyemizin elemanlarıyla çadırların montajını, su, atık su ve elektrik tesisatı ile çadırların önündeki kilit taş yolu dahil tamamladık. 24 Kasım öğretmenler gününde EML bahçesine kurduğumuz çadır kenti öğretmenlerimize teslim ederek Çerkezköy’e döndük. Çerkezköy Belediye personeli deprem konusunda ilk deneyimini büyük bir başarı ile tamamlamıştı. Trakya’da bu yardım çalışmasına vakit kaybetmeden giren ve başaran ilk ve tek belediye olduk. Kimseye haksızlık etmek istemem diğer belediyelerden de ayni ve nakdi yardımlar olmuştu, ancak ekibi ve malzemeleriyle Düzce’ye giderek çadır kent kurmayı Çerkezköy Belediyesi’nden başka başaran olmamıştı. Rahmetli Tekirdağ valisi Cemalettin Sevim, Tekirdağ’a yeni gelmişti, diğer belediyelere göre daha az imkanları olan Çerkezköy Belediyesi’nin bu çalışmasını hiç unutmamış, Bartın’a tayini çıkıp gittiğinde bile telefonla arayarak Düzce’de belediyemizin yaptığından övgü ile bahsetmişti.“SAHADA OLAN EKSİKLİK VE AKSAKLIKLARI NOT ALDIM”Deprem bölgesindeki bu deneyimden sonra belediyemiz bünyesinde arama kurtarma ekibi oluşturduk. Ekibin bağlı olacağı birimi İtfaiye teşkilatı olarak belirledik. Önce valilik vizesiyle eleman açığını tamamladık. Sonra kurtarmaya yönelik araç, gereç eksiğimizi tamamladık. Arama kurtarma personelimizin Çorlu Sivil Savunmadan eğitim almalarını sağladık. O zaman AFAD yoktu bu tür eğitim ve organizasyonlar Sivil Savunmada yapılıyordu. Ekibimiz ile araç gereçlerimiz hazır olduktan sonra durumumuzu görmek üzere 3.Zrh.tug.komutanı Tuğ.Gen.Tuncay Çakan Paşa ile konuşarak sahada ortak bir deprem tatbikatı yaptık. Şimdiki polis evinin olduğu yerde eski sinema binası vardı pasaj halindeki bina yıkıntılarını da kullanarak çok gerçekçi ve başarılı bir tatbikat oldu. Tatbikattan sonra da kullanılan araç ve gereçler sergilendi. Sergide itfaiye teşkilatımızı güçlendirmek amacıyla aldığımız yeni itfaiye aracını da sergiledik. Kulakları çınlasın Tuncay Çakan paşanın ve adını unuttuğum için kendisinden özür dilediğim kurmay başkanının tatbikata katkılarını unutamam. Depremlerden hemen sonra Adapazarı, Gölcük ve Düzce’yi inceledim. Sahada olan eksiklik ve aksaklıkları not aldım. 2001 yılından sonra yaptığım tüm belediye yatırımlarında deprem bölgelerindeki tespitleri tercihlerimde tekrar gözden geçirdim. Mesela Kapalı spor salonu tercihini yaparken sağlam bir salonun depremden sonra ne kadar önemli olduğunu ne kadar çok amaca hizmet edebileceğini hatırladım. Büyük bir eksiklikti yapılması gerekiyordu imar planında spor alanı ayrılan alana yaptık. İnşaata başlamadan önce spordan sorumlu devlet bakanlığı ile yazıştık, devam eden kapalı spor salonunu devralıp tamamlamak isteğimi dile getirdim yazık ki bakanlık müteahhidi tasfiye edemediği için yarım salonu teslim edemedi, biz de yenisini yaptık. İyi de oldu Çerkezköy’ün her durumda kullanabileceği iki tane kapalı spor salonu oldu. Yalnız Çerkezköy Belediyesi’nin yaptığı spor salonunun 2004 yılından 2014’e kadar 10 yıl neden çürütüldüğünü hala anlamış değilim.“DEPREME HAZIRLIK OLMASI AMACIYLA DÜŞÜNMÜŞTÜM”Kapalı Pazar yerinin yıkılması da anlayamadığım başka bir konu. Burasının nasıl olması gerektiğini hep deprem bölgelerini gezerken gördüklerimi hatırlayarak tasarladım. Hem esnafımızın ve hemşehrilerimizin alışveriş ihtiyaçlarını gidermeye yönelik hem de Allah geçinden versin deprem felaketi yaşanırsa o zaman da çok kısa bir sürede geçici barınma yerine çevrilerek oluşacak ihtiyaca acil cevap verebilecek bir yapı olmalıydı. İstediğim gibi de oldu. Kapalı Pazar yerinin yıkılarak Kapalı depo haline getirilmesine gerçekten çok üzüldüm. Yekpare kapalı depo haline getirilmesinin yanı sıra alan olarak da yarı yarıya küçültüldü, düşündüğümden çok farklı bir yapı oldu, depreme hazırlık olması amacıyla düşünmüştüm, çok farklı bir yapıya dönüştü. Projeme yazık oldu, ama seçmen beğendi ya önemli olan o herhalde. Sonuç olarak depreme hazırlık konusunda asıl karar verici belediye başkanlarından çok tercih yapan seçmenlerdir. Seçmenler gerçekten depreme hazırlık bekliyorsa, ona göre aday tercihi yapıldığı taktirde amaca ulaşılır. Depreme karşı hazırlık yapılır, inşaatlar bilime kulak verilerek, tekniğe uygun olur. Buna rağmen deprem olur ama can kaybı çok az olur. İşte tam burada belirleyici seçmen kararı oluyor. Seçmen samimi olarak; imar rantı yaratıp dağıtan belki o arada kendisine de bir pay düşürecek aday mı arıyor, yoksa her kararı toplum yararına göre alan, halk sağlığı ve can güvenliğini önceleyen ama kendisine özel bir pay düşürmeyen bir aday mı arıyor. Asıl sorun burada. Bence seçmenler tercih yaparken depreme hazırlık konusunda bir şey merak etmiyorlar. Aksi olsa yani deprem konusunda adayın ne yapacağını merak etse bu konuda vaatleri izleyip adaydan ona göre talepte bulunması gerekmez mi? Yok, hayır; deprem, sadece çok sayıda can kaybı olduğunda seçmenin aklına geliyor, kısa bir süre sonra da unutuluyor zaten. Belediye başkanları bu toplumun bir yansıması değil mi? Seçmen neyse Başkan da o işte. Plan falan hak getire, kat arttır, ortalığı beton yığınına çevir, deprem olursa da tedbiri ne yapacaksın, Kader planı dersin olup biter nasılsa.”Haber / Faik Onur KAYA