Gözden kaçırmayın
11.grupta ilk devrenin enleriAvşar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un cevaplaması istemiyle ‘imar barışı’ denilerek verilen ve şimdi yıkımla karşı karşıya bırakılan Yapı Kayıt Belgesi sahiplerinin yaşadığı mağduriyetlere ilişkin yazılı soru önergesi verdi.
YENİDEN DÜZENLENMELİ
Önergede; ‘imar barışı’ olarak bilinen Yapı Kayıt Belgesine ilişkin düzenlemeyi sert bir şekilde eleştiren Avşar, düzenlemenin siyasi kaygılarla, yeterince müzakere edilmeden ve gerekli denetimler yapılmadan uygulamaya konulduğunu, sonrasında Anayasa Mahkemesi tarafından kimi hükümlerin iptal edildiği gibi bol keseden dağıtılan ve umut vaat eden Yapı Kayıt Belgelerinin iptal edilerek insanlarımıza büyük mağduriyetlerin yaşatıldığını ve mutlaka yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
“YAPI KAYIT BELGESİ YAPININ KULLANIM AMACINA YÖNELİKTİR”
İlgili mevzuat hükümlerine değinen Avşar, “3194 sayılı İmar Kanunun Geçici 16 ncı maddesiyle; ‘Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir. Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir. Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır.’, şeklinde düzenlemeler yapılmıştır” dedi.
“TALEPLER KARŞILANMAYINCA BAŞVURU SÜRECİ 2 KEZ UZATILDI”
Avşar, Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasları Düzenleyen Yönetmeliğin Yapı Kayıt Belgesinin Geçerlilik Süresi başlığının 9 uncu maddesinde ise; “Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır” şeklinde denildiğini belirtti. “Bu çerçevede söz konusu kanunun ve yönetmelikler yürürlüğe konulmuş ve başvurular alınmaya başlanmıştır” diyen Avşar, “Talepler karşılanamayınca başvuru sürecinin 2 kez uzatılmasına gidilmiş ve ödeme süreleri de aynı şekilde uzatılmıştır. Hatta TV reklamlarında, kamu spotlarında ve billboradlarda teşvik edici çalışmalar dahi yapılmıştır. Çeşitli siyasi kaygılarla seçim malzemesi yapılarak kullanılan ve ‘imar barışı’ olarak bilinen bu düzenlemeyle yapı denetimi, kontrolü ve yeri veya cinsine bakılmadan başvuru yapan herkesin bu düzenlemeden yararlanması sağlanmıştır” dedi.
Avşar, ayrıca düzenlemede yer alan ‘Yapı Kayıt Belgesiyle kayıt altına alınan yapının depreme dayanaklılığı hususunun malikin sorumluluğunda olmasını öngören hüküm’ Anayasa’ya aykırı olduğu ve devletin sağlıklı ve dengeli çevrenin oluşturulması bakımından pozitif yükümlülüğünün bulunduğu, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların can ve mal güvenliğini temin eden belirli bir standartta yapılıp yapılmadığına yönelik denetim yükümlülüğü getiren herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, buna karşılık itiraz konusu kuralla yapının depreme dayanaklılığı konusunda sorumluluğun yapı malikine bırakıldığı, bu durumun devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmadığını belirtilerek ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.’ hükmünün iptal edildiğini belirtti.
“BAŞKA SAİKLER GÖZETİLEREK YAPILMIŞTIR”
Avşar, “Buradan anlıyoruz ki; kamuoyunda ‘imar barışı’ olarak bilinen yasa, insan ihtiyaçları ve yapı güvenliği gözetmeden alelacele ve başka saikler gözetilerek yapılmıştır. Sakat doğmuş ve barış olmaktan uzak, milyonlarca vatandaşı mağdur etmiştir. Bu düzenleme afet riski gözetilerek tekrardan gözden geçirilmeli ve güncellemelidir” şeklinde konuştu. Avşar, Yapı Kayıt Belgesi alan vatandaşların iddialarına göre Bakanlık 2020 yılından sonra Yapı Kayıt Belgesi alan herkesi incelemeye başlamış ve güncel olmayan ya da hiç olmayan uydu görüntülerini baz alarak çoğu belgeyi iptal etmeye başladığını ifade etti.
“ŞARTLARA BAKILMAKSIZIN YAPILARIN YIKIMINA BAŞLANDI”
Avşar, denetleme ve gerekli analizler yapılacaksa neden başvuru esnasında vatandaşın para yatırmadan evvel bu kontroller yapılmadığını dile getirdiğini, Yapı kayıt sorunu sadece 2018 imar barışı ve sonrasını iptal eden Yapı Kayıt Belgesi sorunu olmadığı ve 30-40 yıllık, bina bildirimi olan ve numarataja sahip kimi yapıların şikâyet üzerine gelen belediyenin 1 milyondan fazla ceza kestiği de aldığımız şikâyetler arasında olduğunu ve bu yüzden maliklerin hak kaybının söz konusu olduğunu belirtti. Avşar; “Özellikle de 6 Şubat depremleri sonrası bu yapıların bir kısmı yıkılınca Yapı Kayıt Belgesi alan vatandaşımızın içinde bulunduğu şartlara bakılmaksızın yapıların yıkımına başlandığı da görülmektedir. Ancak 2020 ve 2021 yılında pandeminin de etkisiyle vatandaşlarımız köyüne ve tarlasına bu tarz yapılaşma yapmaya daha çok meyletmiştir. Çoğu emekli olan bu insanlarımız 40 yıldır biriktirdiği elinde avucunda olan ne varsa buralara yatırmıştır” diye konuştu.
YIKIM KARARIYLA KARŞI KARŞIYA KALINDI
“Bununla birlikte keyfi ve konjonktörel davranışlarla imar mevzuatında yapılan tahribatlar ve dolayısıyla vatandaşa çıkarılan zorluklar (örneğin; imar izninin kişiye ve yere göre esneklik göstermesi), vatandaşın önüne çıkarılan mali ve bürokratik engeller (yüksek harçlar, vergiler ve proje maliyetleri), pandemi ve deprem gibi durumlarda acilen müstakil ve tenha bir yere sığınma ihtiyacı gibi sebepler de vatandaşımızı imarsız ve ruhsatsız yapılaşmaya sevk etmiştir” diyen Avşar; “Sonrasında yapı tatil zaptları, encümen kararı ile idari para cezaları, mahkeme suç duyuruları, hapis ya da paraya çevirme ve yıkım kararıyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu durum halk nezdinde büyük mağduriyetlere yol açtığı gibi güven zedelenmesine de sebep olmuştur” ifadelerini kullandı. Avşar, vatandaşın ecrimisil ödemesi yaptığı, elektrik, su, doğalgaz abonelikleri ile altyapı, çevre ve sokak temizlik hizmetleri aldıklarını belirtti. Avşar, “Hal böyleyken; düzenlemenin hilafına bu uygulamalarla birlikte yapı kayıt sahipleri imar değişikliğine sahip olmadığı gibi, arsa ya da tarla tapusu içeren bu yapılar kat irtifakı ya da kat mülkiyetine de sahip değildir. Kentsel dönüşüm istense bakanlık, belediye ya da müteahhit firmadan nasıl bir hak talebinde bulanacaklarına dair bir fikirleri dahi yoktur. Burada insanımıza sadece toprak hakkı verilmekte ve uygulamada da görülen yıkımlar bunu desteklemektedir” dedi.
“MÜHENDİSLİK VE TEKNİK DESTEKLER SAĞLANMALI”
Avşar, bu çerçevede ilgili beyan ve teşviklere güvenerek Yapı Kayıt Belgesi alan vatandaşların mağdur edilmemesi ve kamu zararına yol açmaması bakımından teknik ekipler marifetiyle bu durumda olan yapılar inceleme altına alınması, bu yapıların deprem riskine karşı direnç seviyelerinin tespit edilmesi ve zemin analizleri yapılması gerektiğini belirtti. Avşar, “Bu bağlamda ortaya çıkan sonuçlara göre; yapı-inşa noktasında gerekli şartları taşıyan risksiz yapılar güvence altına alınmalıdır. Riskli yapı kategorisine giren ve gerekli şartları taşımayan yapı sahiplerine çeşitli hibe ve teşviklerle kolaylıklar sağlanmalı ve kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamına alınmalıdır. Kaldı ki; ülkemizde bir konut ve barınma krizi bulunmaktadır. Bu sorun devam ederse, mevcut krizi derinleştirecektir” diye konuştu. Avşar, ‘İmar mevzuatı geniş katılım ve ortak akıl ile yeniden ele alınmalıdır. Bu kapsamda vatandaşın önündeki bürokratik engeller kaldırmalı, mali yükler hafifletilmelidir. Her bölgenin coğrafi yapısına uygun tip projeler geliştirilmeli ve vatandaşın kullanımına ücretsiz sunulmalıdır. Belediyeler imkânı olmayan vatandaşlar için mühendislik ve teknik destekler sağlamalıdır” dedi.
BAKAN KURUM’A SORDU
Milletvekili Avşar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a yanıtlaması istemiyle, “3194 sayılı İmar Kanunun Geçici 16 ncı maddesi ve Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasları Düzenleyen Yönetmeliğin ilgili hükümleri gereği Yapı Kayıt Belgesi verilen kaç hane vardır? Bu hanelerde ikamet eden toplam nüfus ne kadardır? Bu nüfusun coğrafi dağılımı nedir?” sorularını yöneltti. Yapı Kayıt Belgesi verilerek insanlara büyük umutlar verildiği ancak seçim sonrası yıkımlarla büyük hayal kırıklığı yaşatıldığını ifade eden Avşar, Yapı Kayıt Belgesine sahip olduğu halde kaç yapının yıktırıldığını, bu yıkımların hangi kanun ve yönetmelik hükümlerine dayanılarak yapıldığını, bu süreçte kaç adli vaka yaşandığını ve bu hususta mahkeme süreci devam eden dosya sayısının kaç olduğunu sordu. “Yapı Kayıt Belgesi aldığı halde yıkıma maruz kalan vatandaşlarımızdan tarafınıza ulaşan talep ve şikayetler var mıdır? Buna karşın herhangi bir görüşme gerçekleştirilmiş midir?”, diyen Avşar; “Talepleri olan; ‘depreme karşı direnç seviyelerinin tespit edilmesi, zemin analizlerinin yapılması ve sonuçlara göre; yapı-inşa noktasında gerekli şartları taşıyan risksiz yapıların güvence altına alınması ile riskli yapı kategorisine giren yapılar ise çeşitli hibe ve teşviklerle desteklenerek kentsel dönüşüme alınması’ hususunda bir çalışmanız var mıdır? Bu husus dikkate alınmış mıdır?” şeklinde sorular sordu. Avşar, iddia edildiği üzere büyük mağduriyetler doğuran ve anayasa mahkemesi tarafından da iptal edilen hükümler içeren ilgili düzenleme ve uygulamaya yönelik ortaya çıkan sorunları çözme bakımından tarafınızca herhangi bir değerlendirme yapılıp yapılmadığını, söz konusu mağduriyetleri giderme anlamında bir yasal düzenleme ve uygulama planlanıp planlanmadığını Bakan Kurum’a sordu.
Haber / Semih SARMA
Yorumlar
Yorum Yap