Yani her şey, modern dünya anlayışıyla çerçevelenmiş. Birçok ekolun emekçilerine baktığınızda, onların da gerçek İslam’la alakalarının olmadığını görüyoruz. Cemiyet adıyla, Dünya’ya tanıttıkları sistemin bekası için, İslam’ın mihmandarlığına soyunmuş kuru kalabalık olarak yerlerini almışlar.
Hükümetlerin belirlediği çerçeve dışına çıkamayan insanımız, belirlenmiş kuralları cana minnet sayarak hayatına yön veriyor. Gerçek boyutlarıyla muhafazakâr hayat, hiç kimsenin işine yaramamaktadır. Düşünce kalıpları içerisine sıkışmış, amele dayalı inanç anlayışı, Dünya sevgisine her zaman yenik düşmüştür. Bu nedenle sistem, herkesim insanın başını okşayan, kurallarıyla beynelmilel insan tipini oluşturmuştur.
Önceki yıllarda kitleleri arkasından sürükleyen model insanlar ilimleriyle hak ettikleri konumda bulunurlarken, bu gün aynı makamları dolduran insanların, İslam akaidiyle ilişkilendirilmeleri söz konusu dahi edilemez. Egemen hali ile sınırların dışına taşan hizmet düşüncesinin mimarı olduğunu iddia eden kişileri, bırakın İslam’la ilişkilendirmeyi, onlarda tezat’ın derinleşmiş izlerini görmek fevkalade mümkündür.
Çember sakallı, nur yüzüyle rahle etrafına dizilmiş, ilmiyle amil, talebelerine gerçek kaynaktan ders veren kaç insan kaldı ki günümüzde. Varsa da, bu insanların etrafında çember olabilecek kaç inanç müptelası bulabilir siniz ki? Keşke insanımız siyası çıkar kavgası, makam edinme hastalığı ve dünyalık toplama endişesiyle muhafazakâr olduğunu belirten cemiyet ve siyasi partilere gönül bağladığı ölçüde, İslami yaşayış ve ideolojisine sahip çıkabilseydi.
Yorumlar