Bu çocuklar Çerkezköy’ün bir okulunda eğitim ve öğretim gören talebeler değil. Bu sınıf, bir mozaik. Her okuldan öğrencinin bulunduğu karma bir sınıf. Çocuklarımızın kaymakamın görevini bilmemesi, bir okula mal edilecek bir hata değil. Bu ayıp Milli Eğitim müfredatını tanzim edenlerin bir ayıbı.

Çocuklar İngilizce kursuna gidiyorlar. Birileri kalkıp şu ders gerekli diğeri gereksiz iddiasında bulunamaz. Yani, hiç bir bilgi külfet değildir. Lakin eğitimin de öncelikleri olmalı.

İlçede oturan öğrencilerin kaymakamın görevini bilmemesi doğal bir sonuç değildir. Otuz yıl önce hayat bilgisi müfredatında bu bilgiler detaylı bir şekilde yer alıyordu. Coğrafya ve tarih bilgilerini ihtiva eden hayat bilgisi dersi bu gün kısırlaştırılmış olmalı. Müfredat kırpılıp kesilirken öğretmenlerde çok şeyler başarmış olmanın rehavetiyle işi ağırdan alıyorlar sanırım. Öyle olmasaydı öğretmenler çocukları kaymakamla buluşturabilir; çocukları kaymakamın görevlerine tanık edebilirlerdi.

Birkaç yıl önce İstanbul’da, rastgele kişilere sosyal içerikli sorular sorulan bir televizyon programı izlemiştim. Şık giyinmiş bay ve bayanlara başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın adı sorulmuştu. On kişiden ancak üçü sorulan sorulara cevap verebilmişti. Yüzünde, fiziki bir haritayı boyayabilecek renk tayfı taşıyan bayanlar, kokusu on metreden hissedilen marka parfümlü erkekler, ilk kez karşılaştıkları bir denklemi çözememenin şaşkınlığını yaşadılar. Kutuplardan Taksim’e paraşütle indirilmiş yabancı edasıyla bakakaldılar kameralara.

Çocuklarımız, yıllardır geleceğimizde etkili olan büyükler gibi bilmeleri gerekenleri umursamamalarının acısını yaşamamaları, hayatın dışında kalmamaları ve bilinçli fertler olmaları için hayat dersleriyle donatılmalıdırlar.

-