Rüyada Kapaklı’ya şehit gelmişti… Adı da Ümit Balıbey imiş… Gerçek hayatta böyle bir isim var mıdır bilemiyorum… 
Kapaklı’da şehitlere saygı yürüyüşü haberi gelince rüyamın yürüyüşe tabir olmasına sevinmiş rahatlamıştım…
“Çok şükür” demiştim…
***

Ertesi gün gelen Dağlıca haberleri yüreklerimizi yeniden dağladı… Medyanın gözü ajanslara çevrildi. Dağlıca’dan acı haber geliyordu ama resmi açıklama bir türlü gelmiyordu…
Başbakan top izlemeyi yarıda keserek acilen Ankara’ya dönmüştü…
Güvenlik toplantısı yapılıyordu…
Yüreği yanan vatandaşlar televizyonlarda Dağlıca’nın acı sonucunu beklerken Sayın Cumhurbaşkanı canlı yayında konuşuyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı, kendisine şahsi kin besleyenlerin iftira ettiği gibi 400 vekil verseydiniz Dağlıca olmazdı demedi…
Ama ülkem adına kahreden bir itirafı orada söyledi…
Meğer çözüm sürecinde silahlanmışlar dedi…
İşte burada yüreklerimiz bir kez daha dağlandı…
***

Ve kahreden sorular zihnimizde birbiri ardına yeniden gelmeye başladı…
Biz hiç mi gülmeyeceğiz diyorduk ya…
Şimdi her gün şehit haberiyle kan ağlarken şu soruya cevap istiyoruz:
Biz hep mi aldatılacağız?
Biz hep mi kandırılacağız?
Çünkü daha önce de “ne istediler de vermedik” denilen paralel yapının meğer kendilerini aldattığını söylemişlerdi…
Şimdi de çözüm sürecinde meğer silahları toprağa gömmemiş toprağa tuzaklar kurmuşlar deniliyor…
Tamam da… Devlet böyle sürekli aldanacak mı?
Bu aldanmaların, bu kandırılmaların bedelini bu milletin körpecik evlatları canlarıyla mı ödeyecek?
Devlet “silahları gömeceksiniz” çağrısı yaparken, terörün yapısı gereği silah gömmeyeceğini dünya âlem biliyordu aslında…
Ve şimdi…
Silahlar gömülmedi ama dağlarda şehit olan kahraman asker ve polisimiz sessizce toprağa gömülmeye devam ediyor…
***

Böylesi zamanda bile siyasi rant düşünenlerden değiliz…
Sayın Cumhurbaşkanına kin güdüp onun açıklamalarını çarpıtan gözü dönmüş şahsiyetsizlerden değiliz…
Biz ülkemizi ve devletimizi her şeyin üzerinde tutan, seçilmiş iradeye saygı gösteren sorumlu bir vatandaş olarak devlet yetkililerimize çağrıda bulunuyoruz:
Yarın bir gün ekranlara çıkıp “meğer terörle mücadelede aldanmışız” denilmemesi için milli sorumluluk duygusuyla diyoruz ki…
Terörle mücadelede düzenli ordu yöntemi kırk yıldır denendi ve bir sonuç alınamadı… alınamaz…
Çünkü fare ne kadar küçük olursa olsun insan onu yakalayamaz…
Terörist de fare gibidir… Ne zaman nereden çıkacağını bilemezsiniz…
Fare gördüğünüz yerde can havliyle yapacağınız tepkisel hareketlerde hem fareye hiçbir şey yapamazsınız hem etrafı kırıp dökersiniz…
Fareye karşı en etkili yöntem kedidir… Kediyi evinizde bulundurduğunuzda ilave hiçbir tedbir almanıza gerek kalmaz.
Terör gerilla tipi vur kaç yapıyorsa, siz de gerilla tipi mücadele vereceksiniz.
Ama ondan daha önemlisi…
Eğer gerçekten güçlü iseniz… Diyebiliyorsanız teröristi buraya salanlara “one minüt” diyeceksiniz…
Aksi takdirde her acı haberde “vatan sağ olsun”, “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak”, “Binlerce terörist öldürüldü” gibi söylemlerle milletin yüreğini dağlayan bu acı haberleri vermeye devam edemezsiniz…
***

Acilen toplanılan güvenlik kuruluna acilen sesleniyoruz…
Terörle yapılan bu mücadele yönteminden vazgeçin…
Teröre, terörle mücadele yöntemleriyle karşılık verin…
Bilmiyorsanız bilenlerden sorup öğrenin…
Dağlıca’dan gelen acı haberler gibi yüreğimizi dağlamaya bir an önce son verin…
***

Dağlıca’da kaybettiğimiz aslan parçası şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyoruz…
Milletimizin başı sağ olsun…