Yine kameralara yansıyan  eski genel sekreter Selma Uğurlu'nun odada çalışan yeğeni tarafından Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Yılmaz'a saldırması ile başlayan tekme tokatlı yumruklaşmalar ve "Allah belanı versin Rahmi Yılmaz" çığlıkları da Çerkezköy ile birlikte tüm dünya ana haberler aracığı ile izleyenlerin hafızasında yer eden bir çirkeflik olarak hafızalarımızda yer etmişti.

O gün, bu kavgaların arka planını merak edenler Genel Sekreterin maaşının 5.000 bin TL olmasından kaynaklandığı öğrenmişti. Ardından Süleyman Kozuva'nın başkan adayı olarak Rahmi Yılmaz ile omuz omuza çıktıkları ve başkanlık maratonunda, dönemin başkanı Dursun Tever'i kendi gurubundan bile çıkarmayıp, seçimleri Kozuva ile birlikte 10 -0 gibi tarihi farkla kazanmışlardı. Selma Uğurlu sayfası da kapanmıştı.

Kozuva Başkanlığı’nda  Meclis başkanını ve yönetimini belirleyen ÇTSO'da modernizasyon ve tadilat çalışmaları başladı. Mobilya ve dekorasyon çalışmaları devam etti. Derken cicim ayları hızla geride kaldı. Bir taraftan her dönem odada yer bulan suya sabuna dokunmadan hazır bekleyen zat ateş kazanın altına sürekli odun taşımaya devam etti. 

Ankara'nın da yakından bildiği Çerkezköy’deki ticareti ve oluşturduğu sosyo-ekonomik sinerji ile her daim dikkatleri üzerinde çeken ÇTSO Süleyman Kozuva başkanlığındaki yeni yönetim ile birlikte  yurt içi ve yurt dışı gezilerde boy göstermeye başladı. Hatta Kozuva Cumhurbaşkanı tarafından Saray'a tek başına davet edildi.

Ama dün seçimi birlikte kazanan bu ikili arasında başlayan yol ayrımı, bu günlerde yerini sert tartışmalara bıraktı. ÇTSO eski genel sekreteri Selma Uğurlu'nun, ÇTSO'dan usulsüz olarak aldığı maaş ve harcırahların toplamı yaklaşık 200 bin TL’lik alacağının, ÇTSO tarafından bu güne kadar geri alınmadığı gibi gerekçesinin de açıklanma zahmetinde bulunulmayışı, Dursun Tever'e karşı dün ittifak kuran Kozuva -Yılmaz ikilisinin aralarındaki ayrılık ateşinin daha da alevlenmesine neden oldu.

Çerkezköy'de muhalif kişiliği ile bilinen Rahmi Yılmaz'ın Eylül ayı Meclis toplantısındaki sorusuyla başlayan yeni tartışma ise yurt içi organizasyon kalemlerinde yer alan 73 bin TL’lik gider kalemleri arasında bulunan 58 bin TL + KDV'lik iftar yemeği faturasının sorgulanmasıydı.

Bu tartışma ÇTSO'yu yine Çerkezköy kamuoyunun gündemine taşıdı. O yemek, Tekirdağ milletvekillerinin ve 1000'e yakın davetlinin katıldığı iftar yemeğiydi ve onur konuğu TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’ydu. (Burada Erzurumlu dayının adam hikâyesini anlatmam lazım ama maalesef sayfa yetmez. Bu  yazıyı okuyup merak eden arkadaşlara bu hikayeyi anlatırım.)

Ne hikmet ise o gün Meclis toplantısında TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun iftarda söyledikleri tartışmaya açılmalıyken İftar yemeğine ödenen para tartışılıyordu.

Şunu da söyleyelim ki Çorlu Ticaret Odası’ndan ayrılarak Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası olarak ilk kurulduğu yıllarda bu ve benzeri tartışmalar hiç bir zaman yaşanmamıştı. Çünkü dönemin başkanı Ömer Kılınç ve yönetim kurulu üyeleri bu ve benzeri küçük hesaplara hiç bir zaman zemin hazırlamadıkları gibi bu tip tartışmalara tenezzül de etmemişlerdi.

Şunu da açık yüreklilikle söyleyeyim ki Çerkezköy'ün önemli kurumlarından biri olan ÇTSO'nun 3.500'ü gecen üyesinin yıllık geliri yaklaşık 2.500 milyondur. Bu paraya hükmeden kendini ne zanneder bilmem ama Sayın Kozuva’nın kendi şirketlerinde hükmettiği para miktarı, bunun binlerce katıdır. Ayrıca şirketlerinden bireysel olarak yaptığı hayır hasenat bilinen bilinmeyen Allah’la onun arasında buna biz karışamayız ama Kozuva bu paralarla değişecek biri değildir. Üç kuruşa tenezzül edecek biri hiç değildir. Bu topraklarda büyümüş bu toprağın yetiştirdiği değerdir.

ÇTSO kurulduğu yıllarda dönemin yöneticileri, konuşulacak olanlar ne olursa olsun hiçbir zaman basını kapı önüne koyma yoluna başvurmazlardı. Bu olmayan hakkı kendilerinde var zanneden zavalılara bu aklı hangi aklı salim den aldı bilmiyorum ama bildiğim bir şey ver bu çağ dışı uygulama dönemin başkanı Dursun Tever ile başladı toplantıda Rahmi Yılmaz’a ben Dursun Tever değilim diye ahkam kesen Kozuva döneminde de halen devam etmektedir.

Aynı yanlış geleneğin devamı olarak önceki gün ÇTSO yönetimi ile Almanya'nın Ulm Ticaret ve Sanayi Odaları arasındaki işbirliği imzalama protokolü de adeta basından saklanırcasına İstanbul’da yapıldı. Ne hikmet ise Çerkezköy basınından bir Allah’ın kuluna haber verilmedi. Neyse ki Alman işadamları ve yöneticileri bizimkiler kadar sansürcü değillerdi de son dakikada da olsa nezaketen basın davet edildi.

Yine çok şükür bu defa bizim misafirimiz de olsa protokol yemeğini Almanlar, Alman usulü yapmadan kendileri ödediler de ÇTSO'da  yeni bir yemek krizi yaşanmadı (!)

Bakın arkadaşlar. Ya siz bu Dursun Tever’den kalma uygulamanın hukuksuzluğunu bilmiyorsunuz ya da basın mensubu sıfatıyla ÇTSO'ya meclis toplantılarını, dolayısı ile sizleri takip eden gazeteci arkadaşlar görev ve sorumluluklarını bilmiyorlar. Oysa gerçek olan şudur ki orası milletin meclisidir. Basın da millet adına kamu görevi yapan görevlidir. Bu haber alma görevini hiç kimse engelleyemez, engellememelidir.

Öte yandan biz o mecliste iftar yemeğindeki üç kuruşu bahane ederek birbirine hesap sorma hamlığını değil de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun katıldığı o iftarda Çerkezköy’deki üyeleriyle dalga geçerek yaptığı o cevabı konuşmanın tartışılmasını beklerdik.

Bizlerden alınan paraların bir bölümüyle eğitim için okul olarak istiyordu Kkaymakam Bey. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kaymakamıydı. Buna rağmen “saygılarımla arz ediyorum” diyordu.

Kaymakam bey'in yalvar yakar iki büklüm arzederek istediği o okul TOBB için kaç paralık bütçeydi?

Ama siz o mecliste üç kuruş bahanesiyle ÇTSO’yu madara edecek tartışmayı yaparken, iftar yemeğinde İlçe Kaymakamı’nın adeta yalvararak okul istediği TOBB Başkanı Rifat Hisarçıklıoğlu’nun nasıl da binlerce Çerkezköylü’nün gözünün içine bakarak sizi ti’ye alarak anlattığı hikayeyi tartışmalıydınız.

Hatırlayın o geceyi. Dalga geçercesine “Merkez Bankasını verin size okul verelim” denilmişti… Her biri birbirinden değerli, o uzun masa etrafında oturulunca karşısında masanın altından ekran çıkan oval masanın etrafında sesi akustik çıksın diye mikrofonla oynayan siz saygıdeğer ÇTSO yöneticileri ve aylarca, yıllarca odasına aidat vererek yılda bir kez iftarına katılan sevgili ve bir o kadar da saf Anadolu çocuğu biz esnaflar…

Bırakın bu kısır kavgaları da kendinize gelin… Ha illa kavga edecekseniz gidin size İftar yemeğinde masal anlatan ağa babanızla kavga edin!

Şunu da belirteyim ki, benim bildiğim  Süleyman Kozuva ilçe Kaymakamının o gün yaptığı o candan isteği havada bırakmayacaktır. Çerkezköy’e güzel bir okul daha kazandıracaktır. Yeter ki ufak hesapların peşinde koşulmasın. Yeter ki dün omuz omuza bu odayı bu hale getirmek için yapılan birlik, bugün ufak hesaplara feda edilmesin.

Beyler size tavsiyem lafı eveleyip gevelemeyin varsa söyleyecek sözünüz buyurun çıkın basının karşısına söyleyin yazmayan gazete veya gazeteci namussuzdur ama unutmayın ki ikide bir basın dışarı değdiğiniz gazeteciler de en az sizler kadar namuslu ve şahsiyetli insanlardır. Bu arada size bir önerim daha olacak çıkardığınız aylık dergi var ya bırakın bunu çıkarmayı hazır her daim yanınızda taşıdığınız fotoğrafçınız ve basın danışmanınız da var para deseniz her birinizde gırla çıkarın bir günlük gazete dilediğinizi yazın. Biz sizden siz de bizden kurtulursunuz!