64. Hükümet kuruldu.
Birkaç sürpriz isim dışında beklenen isimler Bakan oldu.
Bakanlar bakmayanlar…
Takanlar takmayanlar…
İçindeki nefreti yıllarca saklayanlar…
***
İki gün önce vefat eden eski Bitlis senatörü, Kamran İnan ne demişti biliyorsunuz?
“Dünyada haini en bol olan ülkeyiz.”
Biz Kamran İnan kadar bilgiye sahip değiliz.
Ama merak etmiyor da değiliz?
Meclis'te yaşanan yemin krizi akıllara 6 Kasım 1991 yılında yaşanan krizi getirdi.
Hatırlar mısınız o günleri?
Bugün gibi terör saldırılarının yoğun olduğu 90’lı yıllardı. 1991 Genel seçimleri sonrası dönemin SHP’si ile ittifak yaparak TBMM’ye 20 vekil ile girmişti HEP’liler…
6 Kasım 1991’de HEPsi yemin etmiş ama biri var ki HEPsinden kindar çıkmıştı.
Meclis kürsüsünde Kürtçe yemin etmeye kalkışmıştı.
***
24 yıl geçti aradan…
Bu sürede terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olduklarını HEP belli eden ve HEP isim değiştirerek siyasi uzatmalı parti olan HDP’nin Ağrı milletvekili yine çıktı oradan…
Analık yapacağına Zana’lık yaptı… Yine meclise ve millete rağmen kendi bildiğini okudu.
"Türk milleti" yerine "Türkiye milleti" dedi.
TBMM Başkanı Deniz Baykal’dan fırçayı yedi… Yemini haklı olarak geçersiz sayıldı.
O da tekrar söylemeye sanki çok bayıldı (!)
Sen daha ne ukalalıklar etmişti? Yemin öncesi Cumhurbaşkanına Kürtçe şeyler demişti…
Baykal’ın ikazları locada alkış aldı. Lakin Baykal onları da uyardı. İç tüzük gereğiydi. Sessizce izlemeliydi.
***
Derler ki “bir deli bir kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkartamaz”
Bu taş 24 yıl önce atılmıştı. 24 yıl aradan sonra yine atıldı… “Ne olacak şimdi?” derken öyle bir açıklama geldi ki TBMM’nin bağrına adeta hançer saplandı.
Rahmetli Kamran İnan’ın sözleri boğazımıza düğümlendi…
Zana için en hafif manada yukarıdaki atasözüyle mukabelede bulunabilirdiniz.
Peki ya Mehmet Ali Şahin’in dediklerine ne diyecektiniz?
Adam diyor ki:
“Altıncı kez parlamentoda yemin etmiş bir kardeşinizim. Lakin bu yemin metnini henüz içime sindirememişim.”
Türk kelimesinden bu kadar gocunacak, bu kadar utanacak, bu kadar nefret edecek ne yaptınız da “Türk” demeye diliniz varmıyor arkadaş?
Ne demek içimize sinmeden söylüyoruz?
Sen söylediğin yeminine böyle mi sadıksın?
Bir kadın çıkıyor erkekçe kendi ırkının ismini kürsüden söylüyor.
Sen iki kelimelik erkek ismine ve bıyıklarına rağmen altı defa yutkunuyorsun.
Korkuyorsun.
İçindekini saklıyorsun.
Hiç kusura bakma…
Sen!
Hem kendini hem milletini kandırıyorsun…
Yazıklar olsun…
***
Hani 7 Haziran’ı iyi okumuştunuz? Beş ay süren okuma yazmayı 1 Kasım’da ne çabuk unuttunuz?
1 Kasım sonrası gündeme gelmese de ülkenin doğu ve güneydoğusu alev yerine dönmüşken…
Bayır bucak Türkleri Hatay’ın bir adım ötesinde inim inim inlerken…
Sen kalkıp Zana’nın sözüyle cesaret buluyorsun.
“Türk” kelimesini içine sindiremediğini söylüyorsun.
Bu hal Pakize’lik midir yoksa kepazelik mi?
Sayın Şahin’i dinlediğimde anladım ki Sayın Şahin 7 Haziran’ı anlamamış.
TBMM’deki metni 6 kez değil 36 kez de okusa bu kafayla anlayamazmış.
***
Biz de buradan Millet Meclisinde altı yıldır içine sinmeden yemin okuyan ama hâlâ anlamayan Sayın Şahin’e anlatmaya çalışalım ki:
Türk kelimesi ve kavramı sadece nüfus kâğıdında yazan vatandaş kimliği değildir. Türk tarihin her devrinde var olan ve dünya durdukça var olacak olan ceddi, atası, dili, dini töresi, kültürü ve edebiyatıyla koskoca bir milletin adıdır…
Bu yüce millet tarihin her devrinde mert olmuş, mertçe yaşamış hiçbir devirde kalleşlik nedir bilmemiştir… Dünyanın her devrinde işsize iş aşsıza aş, evsize ev vermiş kendine sığınanları korumuş, aman dileyene kılıç çekmemiştir.
Ama tarihin her devrinde ancak ihanetle, hileyle, kalleşlikle diz çöktürülmüştür. Dolayısıyla biz bu kimliği kimseye zorla vermek ya da kabul etsin demek istemiyoruz…
Bu kimliğin hal ve şartlarında, onun imkânlarıyla hüküm sürüp de sonra da onu hakir görmeye tahammül edemiyoruz…
Ama şunu da net olarak söylüyoruz.
Unutulmamalıdır ki!
Değişik zamanlarda 16 devlet kuran ve her birini bu ve benzeri idarecilerin yönetim hata ve zaafları sonucu elinden çıkartan bu millet, son devleti olan Türkiye Cumhuriyetini anlasanız da anlamasanız da elinden çıkartmayacak kararlılıktadır.
Kuruluş felsefesine ve bütün kazanımlarına sahip çıkma konusunda inanın, senin içine sinmese de hükümetinize oy veren 49,5 ile vermeyen % 50,5 aynı kararlılığı gösterecektir.
Yorumlar