Dördüncüsü yalnız faydalı sözdür.
O hâlde sözlerin dörtte üçü söylenmemeli, dörtte biri söylenmelidir.
Dilin yani konuşmak ile birlikte ortaya çıkan zarar risklerini tek tek anlatalım.
Gerekmedikçe konuşmak hali zarardır.
Şöyle ki bu konuşmayı yapmadığında din ve dünyan için sana hiç bir zarar olmaz. Ama bu konuşmayla İslâmiyet’in güzelliğinin dışında kalırsın. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki:
“Sakınmak gereken şeyden el çekmek, dinin güzelliğindendir.”
Bu tür konuşmalar şöyledir ki: Öteden beriden sohbet muhabbet, yolculuk hikâyeleri, doğadan söz etmek, geçmişte başından geçenleri anlatmak vb.
Bunların hepsi dine göre gereksizdir. Dikkat edin şan şöhret kazanmaya göre değil… Din açısından gereksizdir.
Bunları konuşmamalıdır.
Çünkü söylenmedikleri zaman zarar yoktur. Bunun gibi bir kimseyi görüp ihtiyacın olmayan şeyi sormak da böyledir. Bu da sorduğun zaman alacağın cevap sıkıntıya sebep olmaz ise böyledir.
Bir örnek vermek gerekirse…
Söz gelişi sorsan bir arkadaşına Ramazan gününde:
“oruç tutuyor musun?”
Şimdi bu arkadaş ne cevap versin sana?
Doğru söylerse, ibadetini açıklamış olur. Yalan söylerse, günahkâr olur.
Her iki durumda da buna sen sebep olursun. Lüzumsuz konuşman sebep olur.
Bunun gibi birisine “nereden geliyorsun?” “ne yapıyorsun?” “ne yapıyordun?” gibi sorular karşıdakini zorda bırakan sorular olabilir. O zaman da ya onun yalan söylemesine sebep olursun. Ya da yaptığı işin açıklanarak günahının ya da ibadetinin açığa çıkmasına sebep olursun. Dolayısıyla boş ve gereksiz söz böyle tuzak sorular olmayan sözlerdir.
Ama eğer amacınız bu soruları sorarken karşısındakini zorda bırakmak için değilse… Aksine onun halini hatırını sormak ve onu sevdiğini göstermek için ise bu niyet bu konuşmayı boş konuşma kategorisinden çıkartır.
Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
“İnsan için dili pabuç gibi olmaktan daha kötü şey yoktur.”
Söylediğin her şeyi sana yazar ve hesap sorarlar. Eğer melekler bedava yazmayıp her yazı için ücret isteseydi, korkup onda bir konuşurdun. Çok konuşmakta geçen vakitten meydana gelen ziyan, senden isteyecekleri ücretteki ziyanından daha çoktur.
Bir diğeri, Hak ve hakikate ait olmayan konuşmalardır.
İçki âlemlerini veya fuhuş hikâyeleri anlatmak yazmak, film yapmak vb. böyledir. Ya da bir toplantıda tartışmaya girip birbirine kaba ve çirkin sözler söyleyenlerin, birbirini incitenlerin o hallerini haber verirken o sözlerini tekrar etmektir. Bunların hepsi günahtır.
Bazı kimseler alışkanlık haline getirmiştir. Kim ne söylerse söylesin itiraz eder. “O öyle değil şöyledir” vb. der. Bunun anlamı “sen bir şey bilmezsin. Ben akıllı ve zekiyim” demektir.
Bu davranışı ve konuşması ile kendine iki öldürücü özellik kazandırmıştır. Birisi kibirlilik. Diğeri saldırganlık.
Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
-Haklı olsa bile tartışmaktan vazgeçmedikçe kişinin imanı tam yani ideal olmaz.
Malik bin Enes “rahmetullahi aleyh” buyurur ki:
“Cebelleşme, tartışma dinden değildir. Yani din büyüklerinin hepsi bu hali yasaklamışlardır.
Fakat konuşan kimsenin konuştukları eğer bidat ise yani dinde olmayanlar din gibi anlatılır ise o kimseyle yine de tartışmaya girmeden o konuda yanlış olduğunu, doğru olanın kaynağını da belirterek anlatır.
Bir diğer zarar da mal mülk için hasım olma durumudur.
Mal mülk konusunda hasım olma ve sebebiyle ya mahkemelik olunur ya da başka türlü sıkıntılar oluşur.
Derler ki, mal ve mülk konusunda tartışmak, husumet çıkartmak gibi kalbi dağıtan, hayattan bıktıran ve daha fenası dini hayattaki samimiyeti götüren başka bir şey yoktur. DEVAM EDECEK
Yorumlar