Her yıl 21 Mart gününde kutladığımız Nevruz, köklü Türk geleneğinde “Yenigün Bayramı” olarak kutlanagelmiştir. Ancak Türklerin bu milli bayramını sahiplenen Acemler, Yenigün tabirini Nevrûz’a* çevirmişlerdir. Bunu ben söylemiyorum, bundan 108 yıl önce büyük bir cesaretle Ömer Seyfettin söylüyor; 36 yıllık kısa ömründe adeta erken gideceğini biliyor gibi 100’ün üstünde hikâye, 10 kitap ve birçok şiir yazarak Türklüğünü haykıran Ömer Seyfettin...

Efsaneye göre Çinlilerin önderliğindeki birleşik ordularıyla saldıran düşman karşısında birkaç kız ve erkekle kurtulabilen Türkler, yok olmaktan kurtulmak için dereler tepeler aşıp, karanlıklarda yürüdüler. Bir alageyiğin izini takip ederek dar ve sarp geçitlerden geçtiler. Onun peşinden koşayım derken bir yardan aşağıya yuvarlandılar. Kendilerine geldikleri zaman etraftaki ağaçları, yeşillikleri, güzel çiçekleri, renkli kelebekleri, ötüşen kuşları görünce şaşırıp kalırlar. Ancak bunun haricinde etrafta kimsecikler yoktu. Cennet gibi bir yere düşseler de vatanlarından ayrı düşmenin burukluğunu yaşadılar. Yine de ümitlerini kesmeden bir gün bu etrafı yüksek dağlarla, sarp geçitleri aşarak vatanlarına kavuşmanın hayalini kurdular. Tekrar karşılarına çıkan alageyiğin sütünü içip karınlarını doyurdular.

Tam 400 sene Ergenekon adı verilen bu yurdun içinde kaldılar. Bu sürede etraf daha da şenlenmiş, Türk yavruları çoğalmış, geyikler artmış. Herkes işini gücünü kurmuş, hayat devam ediyordu. Yine de kuşaktan kuşağa eski yurtlarına turana duyulan özlem artarken, bu etrafı sarp dağlarla çevrili yurttan kurtulamayacaklarına dair ümitleri de kırılıyordu. Bir gün Ergenekon yurdundan bir kurdun çıktığı dar bir geçidi keşfettiler. Bu daracık delikten çıkmak mümkün değildi. Bir demirci çıkıp ocak yaktı, dev bir ateşle demirden dağı eritip, çekici örse vurup taşları parçaladı ve yol açtı. Böylece Börteçine adı verilen kurdun yol göstericiliğinde Türkler dört asırlık bu esaretten kurtulmuşlar ve Turan coğrafyasına, dünyaya tekrar yayılarak büyük devletler kurmuşlardır.

Türkler 21 Mart gününe rastlayan bu güne o kadar sevindiler ki, Turan'a kavuştukları için, yeniden doğmuş gibi bu güne de Yenigün adını verip bayram ilan ettiler. Her yıl, bu günü bayram olarak kutladılar. Bu bayramda Ergenekon’dan çıkışı temsilen demir ayini yapılması gelenek hâline gelmiştir. Buna göre Türk hakanı bu millî ocağın önüne gelir, bir demir parçasını kızdırıp örs üzerine koyarak çekiçle döverdi. Günümüzde her yıl 21 Mart'ta kutladığımız Nevruz yani Bahar Bayramı, işte bu gelenek üzerine kutlanmalı, yaşatılmalıdır. Ömer Seyfettin’in dediği gibi Yenigün Bayramı diyeceğimiz günler de inşallah çok uzak değildir. Yenigün, biz Türklerin millî bayramıdır. Tarihimiz, mazimiz, geleneklerimiz, Ergenekon ve demir ayini gibi geleneklerimiz bu bayramın gerçekliğini ortaya koyan tarihî unsurlardır. Bu bayram, bölücü, terörist unsurların, olmadık grupların uydurma tarihlerle sahipleneceği bir bayram değildir. Nevruz'da birlik ve beraberlik ateşi yakılır, fitne ve ayrılık ateşi değil.

Sultan Nevruz, baharın gelişini müjdeleyen Yenigün Bayramımız kutlu olsun.

*Nev= yeni, Rûz= gün

Burak CANDAŞ