“Çirkinlik yüzlerde değil ,İnsanın içindedir. Isırgan otu bir yeşilliktir., Ama damarında zehir saklar.”

Türkiye konuşanlar ülkesi oldu! Gündüz gece kafamız ütüleniliyor. Sözler de artık sakız oldu. Çiğne babam çiğne! Götürenler yiyenler mutlu. Nasılsa, beş, seksen dörtten büyük! Dilin kemiği olsaymış keşke.

İki tarafa dönmezdi. O kadar kirlendik ki, akıl, karlı dağlar ardında. Dillerden öfke, nefret fışkırıyor. Böyle bir toplumda huzur olur mu? Birbirimize insanca bakmayı unuttuk!

Her şey pamuk ipliğine bağlı. Herkes koparmaya çabalıyor. Ama köprüler geçit vermiyor. Çünkü iki keçi köprüde kavgalı... At Üsküdar’ı çoktan geçti!. Öyle ki, hiç hız kesmedi duramıyor. Keçiler köprülere yaklaştırmıyor. At şaha kalmış bir türlü uçamıyor.

Seksen dört milyon insan. Nasıl bir insana yük edildi? Hala akıl, sır erdiremiyoruz. Dilimden düşmeyen duam: “Allah’ım devlet yöneticilerimizi, adalet ve merhametten UZAKLAŞTIRMA, kötü niyet ve düşüncelerden UZAKLAŞTIR...***

Ülkemizin değerlerinden koptuk! Aklımız fikrimiz para, para!!! Saray bile doymak bilmiyor. Üç beş yerden maaş olan VARMIŞ!!! Hele bir tanesi ne kadar iyi insan ki!!! “Evet alıyorum ama muhtaçlara veriyorum”... Diyecek kadar pişkin, Hayret ediyoruz!

Çünkü, doğruları söyleyen kalmadı. Ülkede her yalanın üstü örtülüyor! Özel yetiştirilmiş beslemeler... Kirli havuzlarında yalan temizliyorlar. Sevgili okurlarım!

Kendimiz kötülük etmedikçe.. Başkaları bize kötülük etmez. Kirli bir siyasetin peşindeyiz. Ülkeyi siyaset enflasyonu yakıyor. Millete hizmet için varız diyenler. Ayrılık tohumları saçıyor... Şaşkın bizler civciv gibi koşuyoruz.

Onun için diyorum ki.. Yazsak ne olacak?