Bilim adamı dahi araştırıp tespit ettiği olmayan bir şeyi yoktur demesi suç sayılacak. Bunu akılla veya mantıkla izah etmek mümkün değil.

Fransa’nın yaptığı Türkiye üzerinde baskı oluşturmak ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak adına, özgür düşünceye de kelepçe vuracak kadar kahpeliktir.

Fransızların esas yüzünü ortaya çıkaran bir belgeden bahsedeyim mi size? Bu belgeyi esasen daha önce de yazdım ama yine gündemde olduğu için bağıra bağıra yine de yazacağım.

İşte Fransa’nın Türklere karşı yaptığı soykırım ve ölü insan etini nasıl yediklerinin belgesi:

Birinci Haçlı Seferi sırasında Fransızlar Türkleri katlettikten sonra pişirip yediler. Evet, doğru duydunuz. Şehit olan Türk askerlerinin cesetlerini pişirip yediler.

Belgesi mi?

Belgesi Fransız Bilimsel Araştırmaları Merkezi’nde (CNRS) bulunuyor. Bu belgelerin bir kopyasını Araştırmacı Yazar Güven Akyan ele geçirdi.

Dahası bu belgeleri “Fransızların gizlediği soykırım” ismi ile kitap yaptı. Bu Kitabı internetten bulabilirsiniz.

Fransızların 1096 yılından itibaren gerçekleştirdikleri bu olayla ilgili İbnü’l Esir’in “El-Kamil fi’t-tarih” isimli eserinde şu şekilde ifade etti:

‘’Anlatacağım olaylar öyle korkunç ki, yıllar boyunca bunlardan bahsetmekten kaçındım… Bir gün Allah, Hz. Adem’i yarattığından beri, dünyanın böyle bir felaket yaşamadığı söylenirse, hiç tereddütsüz buna inanın. Çünkü gerçek budur…, Mahşer gününe kadar, bu kadar büyük felaket bir daha görülmeyecektir kuşkusuz…”

Evet, 915 yıllık CNRS’de bulunan belgeleri okudukça insanın kanı donuyor. 1096 yılında Fransız askerlerinin Türk topraklarına girmeleriyle başlayan olaylar, Haçlıların yaptıkları zulüm ve katliamlar saymakla bitmiyor belgelerde. Ama ölü askerlerin etlerini pişirip yemeleri, bunu yaparken tuzlanıp yenmesi halinde daha lezzetli olacağı şeklinde tavsiyelerde bulunulması. Hatta yeni gömülmüş askerleri gömüldükleri yerden çıkartılıp etlerinin yenmesi insanın kanını donduruyor.

Güven Akyan Fransız arşivlerinden elde ettiği belgelerle ortaya koyduğu “Fransızların gizlediği soykırım” kitabında ‘’Türkler, hiçbir zaman bu kadar aşağılanmamıştı’’ cümlesi ile tanımlıyor.

Fransızların Gizlediği Soykırım Kitabı’nın arka kapağını okumanız işin ciddiyetini ortaya koyacaktır.

Kitaptan:

‘’21 Ekim 1097’de Suriye’nin en büyük şehri olan Antakya Kalesi’nin tepesinden haykırışlar yükselir: “

-Geliyorlar!

“Antakya önlerinde açlıktan şikâyet eden Fransızlara, Hıristiyan din adamı Pierre I’Ermit şu tavsiyede bulunur: “Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesetlerini toplayın! Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur!’’

‘’Türklerin derileri yüzüldü, bağırsakları çıkarıldı,

Etlerinden haşlama ve kebap yapıldı.

Doyasıya yediler, ama ekmeksiz olarak.

Bu olayları gören zincire vurulmuş Türkler ise çok korktular,

Et kokusundan hep duvarlara dayandılar.



Çayırlarda artık Türk ölüsü bulunmayınca:

Mezarlıklara vardılar, ölüleri çıkardılar



Ağlamadık Türk kalmadı!”.

(Fransızların milli destanı olarak kabul ettikleri Chanson d’Antioche’nin (Antakya Destanı) 5. Bölümünden)

“Bohémond, birkaç Türk getirilmesini emretti. Bunları hemen öldürttü. Büyük bir ateş yaktırarak, cesetlerini şişlere geçirtip pişirdikten sonra, akraba ve yakınlarını bu Türk etlerini yemeleri için kurulacak sofralara getirilmelerini emretti.’’